Ana içeriğe atla

...özledim...




yine bir amaçsızlık saplandı tenime, ruhuma kara bulaştı... kendimi varlıkla yokluk arasındaki çizgide hissediyorum. hiçbir şey yapmak istemiyorum. sanki hiçbir şey önemli değil, sanki her şey boş, sanki ben yaşamıyorum...

ayın 16'sı ebru düşecek...
ayın 17'si... annem düşecek...
ayın 18'i ameliyat olacak annem...
ayın 20'i onu eve çıkaracağız...
ayın 23'ü ebru gidecek...
ben çok üzüleceğim...
ayın 25'i annem gidecek...
ben hayatımın en acı gününü yaşıyor olacağım...
bir aralığa iki gidiş sığacak, her aralık canımı çok yakacak...

bundandır, her kasım başlayan içimin sıkıntısının, aralık çıkana kadar büyüyerek beni hapsetmesi ve engel olamayışım... bundandır çok yoruluşum, hırpalanışım...

bu sene daha yoğun hissediyorum sanki... yalnızlığı o kadar çok yaşadım ki, duvarlar üzerime geliyor artık. öyle ki bazen, evdeyken telefonla konuşmasam, sesimi unutacağım... yalnız yaşamaktan nefret ediyorum artık... hiçbir cazibesi kalmadı benim için... aslında dostlarım var, çok sevdiklerim var, geliyorlar gidiyorlar, bazen gelip kalıyorlar; yetmiyor... evde başka birinin varlığını, başka bir nefesi, başka bir sesi özledim...

Yorumlar

canim benim..
Bundan daha fazlasini yapmak isterdim ama :((


Ama en fazla gelirim kalirim bidaha da gitmem:)
Hadi gul biraz
iris dedi ki…
ben de yapamıyorum ki fazlasını... hayat bu, ve bu kadar maalesef...

anlaştık, bu ara pek gülesim yok ama denerim senin için..
absalom dedi ki…
ımm...
fi tarihinde bi kız arkadaşıma şöle demiştim;
yıllardır eve girerken kapıyı anahtarla açmaktan yoruldum...

senin eşe dosta aileye ihtiyacın yok aslında...
senin "yuva" ya ihtiyacın ver demişti...

carmen nasıl gücüme gitmişti anlatamam.
bak nerden aklıma geldiyse bu şimdi...
hay allah :)
iris dedi ki…
vronskyciim bazen ben de düşünüyorum benim neye ihtiyacım var... babamı, kardeşimi çok özledim... annemi saymıyorum bile... ve cidden çok sıkıldım bu yalnızlıktan... dediğin gibi yoruldum ben de.

bakalım konuştukça daha neler hatırlayacaksın :)
gegi zulaaa dedi ki…
BU ŞARKIYI COK MERAK ETTIM S:s SESI TANIDIK AMA CIKARAMIYORUM:( YARDIMCI OLURMUSUN:)BNDE GELIP KALIRIM YAYINDA:)
iris dedi ki…
İlkay Akkaya gegi zulaaacım :)
şarkının adı da "ah sensiz"
gelll :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

çöp çocuk ve kibrit kızın aşkı

çeviri I kibrit kız pek hoştu çöp oğlan perişan halde! endamına kapıldı: "ateşlidir herhalde!" kibrit kızla arası aşk ateşiyle doldu. bizim sevdalı oğlan yandı bitti kül oldu. çeviri II çöp çocuk bayılıyordu kibrit kız'a hele çok ateşli duran sevimli hatlarına ama ne kadar sürebilirdi bir çöple kibritin aşkı? çöp çocuk'tan geriye sadece külleri kaldı. canım sıkıldığı zaman tekrar tekrar okuduğum kitaplardandır, istiridye çocuğun hüzünlü ölümü... bu ara şu yazılılardan kafamı kaldırıp da bir şey yapamıyorum... diğer kitaplarım da okunmayı bekliyorlar... hadi dedim bu defa da kafam çok doluyken okuyayım, biraz rahatlayayım :) istiridye çocuğun hüzünlü ölümü, tim burton'ın eseri tabii... gerek çizimleri, gerek şiirleri benim için çok keyifli... ilk basımı ve çevirisi om yayınevinden çıkmıştı... ama maalesef artık om yayınevi olmadığından, o baskıları bulmak çok zor... ikinci basımı ve çevirisi de altıkırkbeş yayınlarından... çeviriler elbette aynı değil, ama yine de

haftanın şarkısı, nazende sevgilim

kaç gündür sürekli bu şarkıyı dinliyorum... takılmış durumdayım... geçenlerde yakın bir arkadaşım, "mutlaka dinlemelisin" diyerek yolladı, o günden beri kopamadım... ben bu şarkıyı nasıl olmuş da bunca zamandır kaçırmışım? bir yandan enstrümantal versiyonu, bir yandan azeri versiyonu, bir yandan bu... türkiye türkçesi versiyonunun sözleri şöyle; değdi saçlarıma bahar gülleri nazende sevgilim yâdıma düştün sevenin bahtına bir güzel düşer sen de tek sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün gözlerim yoldadır, kulağım seste ben seni unutamam en son nefeste ey ceylan bakışlım, ey boyu beste gurbette sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün sensiz dağ yoluna çıktım bu seher öksüz kumru gibi güller lâleler "sen niye yalnızsın?" sordular eller gurbette sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün nazende sevdiğim (azeri türkçesi) azeri versiyonunun (yani aslında orjinalinin) sözleri de sözleri de şöyle (yani umarım :) : değdi saçlarıma bah