bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.
tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...
kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç azalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.
hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.
kazandıklarını açtığı okula "taş mektep"e yatırdı. sırf yapmış olmak için yapmadığını da çok iyi biliyorum. orada çalışan öğretmen arkadaşlarım vardı, hala da varlar... okulun her şeyiyle ilgilendi, hemen her gün okulda oldu, iyi bir okul olması için çok uğraştı.
boşuna değil önce hastalığına, sonra ölümüne bu kadar üzülmemiz... boşuna değil ardından ağlamamız... yolu ışık olsun, huzurla uyusun sonsuza dek...
ne demişti yaşar kemal:
''o iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler.
demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.''
Onunla karşılaştığım günün yazısı da şurada:
http://calypsoiris.blogspot.com.tr/2009/11/acayip-bir-gun-ve-tark-akan.html
Yorumlar
mekanı cennet olsun
severdim..
Ben de çok severdim...