Ana içeriğe atla

ben, kendim III

iris hakkında gereksiz bilgiler ansiklopedisi, cilt 3

* genellikle normal olmadığım söylenir, ben bunu seve seve kabullenirim de, bu söylediğiniz kime göre, neye göre? benim çevremdeki birçok kişi de benim gibidir...

* çocukluğumda da uyuz olunacak kadar hazırcevapmışım (ki hala değişmedi)... 4 yaşlarındaymışım, elimin birinden annem, birinden babam tutmuş, yürürken genç bir çocuk yanımıza gelmiş ve benim yanağımdan sıkıp "sen neden bu kadar tatlısın bakayım?" demiş... bense bir annemin, bir babamın suratına bakıp ardından çocuğa anlamsız ve ilgisiz bir tavırla bakıp, "annem bana bal sürmüş de ondan" demişim... tabii herkes kilit :D babam hala der, "sen insanı katil edersin" diye...

* çocukluğumda bana elmyra lakabını takacakları kadar hayvanları seviyorum... evde hayvanım olmamasına rağmen acıktıklarında ve uyumak istediklerinde pencereme gelen kedilerim, sürekli uğrayan sakalarım ve serçelerim var... zamanında penceremize bırakılmış yavru bir kargayı, yazlıkta -kullanılmayan- şöminenin içine düşmüş yavru baykuşu ve bir sürü hayvanı gizli gizli beslemişliğim var :)

* birçok lakabım oldu, şimdilerde 3 tane lakabım var... biri malumunuz "prenses", okuldaki yavrucuklarımın bana taktıkları lakap... diğer ikisi ise -ve tüm zamanlarda en çok sevdiklerim- ; "esmeralda" (kuzenimin bana hitap şekli) ve carmen (absalom'un bana hitap şekli) garip bir tesadüfle ikisi de çingene, ikisi de dans edip şarkı söylüyor... soy ağacı yok diyor ama galiba bünyede hafif yollu çingenelik var :P

* cumartesileri dışarıya çıkmaktan ve cumartesi kalabalığından nefret ediyorum! ama birisi aradığında anında üstümü değiştirip kendimi sokağa atıyorum... galiba hafif yollu bunaklık da var :P

* nasıl büyük bir paratoner olduğumu zaten söylememe gerek yok herhalde; oku bak
yine de bu konuda şüphelerin varsa bi de bunu
oku bakiim

* kardeşim doğduğunda onu hiç beğenmemiştim... kırmızı, buruşuk, canlı bir et parçası olarak görmüştüm ve her gün ilkokul öğretmenime gidip dert yanacak kadar arıza bir çocuktum :D

devamı her an gelebilir :))

Yorumlar

damdakiadam dedi ki…
Kitaplığım renklendi. 4.cildi bekliyorum şimdiden.
absalom dedi ki…
ben bunları not alıyorum zaten.
toplayıp meydan lorus gibi bişi yapıcim ilerde azimliyim :)))

esmeralda ve carmen demek hahahaaa.
iris artık ne zaman bana yazsan ya da senin ismin geçse,

böle kırmızı siyah elbiseler içinde çıplak ayakla etekleri savura savura tans eden biri geliyo göslerimin önüne.

:))
iris dedi ki…
damdaki adam
çok ama çok teşekkür ederim :) umarım bir an önce gelir 4. cildi ;)

absalomcuum
bunu da insanlık namına mı yapacaksın :D bence film çek sen bana, "iris (veya carmen) hakkında her şey" diye (hee gerçi azcık "esinlenme" olacak isimde ama napalım :D )

kader beni dansa ve çingeneliğe yönlendiriyor galiba, emin olamıyorum :P
absalom dedi ki…
:))

yaptığım herşey insanlık için zaten carmen...
ben imitasyon "hulusi kentmen" im...
(rahat uyusun büyük adam)

çingeneliğin özünde eğlenmek şarkı sölemek çılgınca tans etmek...
kısaca hayata positive bakmak vardır.

ama ama napıyim öle geliyosun aklıma senin suçun :))
iris dedi ki…
:)) çok iyisin absalom :D

ayy hulusi kentmen'i çok severdim hee :)) tam bi tontondu kendisi, özlemişim bak...

her şey de benim suçum oluyo, anlamıyom ki :P

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

çöp çocuk ve kibrit kızın aşkı

çeviri I kibrit kız pek hoştu çöp oğlan perişan halde! endamına kapıldı: "ateşlidir herhalde!" kibrit kızla arası aşk ateşiyle doldu. bizim sevdalı oğlan yandı bitti kül oldu. çeviri II çöp çocuk bayılıyordu kibrit kız'a hele çok ateşli duran sevimli hatlarına ama ne kadar sürebilirdi bir çöple kibritin aşkı? çöp çocuk'tan geriye sadece külleri kaldı. canım sıkıldığı zaman tekrar tekrar okuduğum kitaplardandır, istiridye çocuğun hüzünlü ölümü... bu ara şu yazılılardan kafamı kaldırıp da bir şey yapamıyorum... diğer kitaplarım da okunmayı bekliyorlar... hadi dedim bu defa da kafam çok doluyken okuyayım, biraz rahatlayayım :) istiridye çocuğun hüzünlü ölümü, tim burton'ın eseri tabii... gerek çizimleri, gerek şiirleri benim için çok keyifli... ilk basımı ve çevirisi om yayınevinden çıkmıştı... ama maalesef artık om yayınevi olmadığından, o baskıları bulmak çok zor... ikinci basımı ve çevirisi de altıkırkbeş yayınlarından... çeviriler elbette aynı değil, ama yine de

haftanın şarkısı, nazende sevgilim

kaç gündür sürekli bu şarkıyı dinliyorum... takılmış durumdayım... geçenlerde yakın bir arkadaşım, "mutlaka dinlemelisin" diyerek yolladı, o günden beri kopamadım... ben bu şarkıyı nasıl olmuş da bunca zamandır kaçırmışım? bir yandan enstrümantal versiyonu, bir yandan azeri versiyonu, bir yandan bu... türkiye türkçesi versiyonunun sözleri şöyle; değdi saçlarıma bahar gülleri nazende sevgilim yâdıma düştün sevenin bahtına bir güzel düşer sen de tek sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün gözlerim yoldadır, kulağım seste ben seni unutamam en son nefeste ey ceylan bakışlım, ey boyu beste gurbette sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün sensiz dağ yoluna çıktım bu seher öksüz kumru gibi güller lâleler "sen niye yalnızsın?" sordular eller gurbette sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün nazende sevdiğim (azeri türkçesi) azeri versiyonunun (yani aslında orjinalinin) sözleri de sözleri de şöyle (yani umarım :) : değdi saçlarıma bah