Ana içeriğe atla

yazılı saçmalıkları

yazılı okumak genellikle çok sıkıcı bir iş... ama bazen çok eğlenceli de olabiliyor... mesela;

* 11. sınıflardan son sorularında otobiyografi yazmalarını istedim, birinin içinde aynen şu cümle geçiyor:

"daha sonra babamın tahini çıkmasıyla istanbula taşındık."

aklıma iğrenç espriler geliyor :D

* 12. sınıflarda son konumuz romandı... sorularda bununla ilgili bir şey olmamasına rağmen yazmışlar, ama doğru yazamamışlar... cervantes olmuş ceritorter, kervantez :D don kişot ise olmuş don koşot, "donlu bi şey gerisini hatırlamıyom" :D

* 9. sınıflarda ömer hayyam olmuş, ömer hayvam :/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

((: herkese iyi bayramlar :))