Aşk (ışk) kelimesinin sözlük anlamı "sarmaşık" demektir. Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bütün bahçeyi sarıp sarmalar, hatta dışarı taşarsa; gönle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar, oradan etrafa yayılır. Nice fidanlar, selviler, çınarlar, bir sarmaşık tarafından sarılınca gitgide sarmaşık dalları arasında görünmez oluyorsa, aşk sarmaşığı da insan fidanını öyle kaplayıp görünmez eyler, yok eder. Sarmaşığın özelliği, sarıldığı ağacı içten içe kurutması, bitirmesi, sonunu hazırlamasıdır. Nitekim aşk da insanı sarınca onu içten içe eritip yok eder. Dıştan görünen yalnızca aşktır ve âşık da çevresini görmez olur. Çünkü sarmaşık onu öyle çevrelemiştir ki, dışarıda olup bitenleri ne duyar, ne görür; hatta duymak ve görmek de istemez. Aşka tutulan ağaçta artık bütün buyruklar sarmaşık tarafından verilir ve âşık "herkesi kör; dört yanı duvar sanır". Dıştan bakanlar onun sarmaşığını görürler ama ağaç sarmaşıktan fırsat bulup çevresini göremez. Sarmaşık nasıl hızlıca büyüyüp ağacı kaplarsa, aşk da öyle hızlı gelişir ve âşık daha sabahtan akşama varmadan aşk sarmaşığıyla sarılıp, geceyi onun koynunda geçirir.
(İskender Pala; Kitab-ı Aşk'tan)
Yorumlar
gerçekten de karmaşık :)
eliza doolittle
aşkın milyonlarca türü, hali olduğuna inananlardanım ben de... boğmadan ve boğulmadan yaşanan her hali de güzeldir herhalde...
ama şunu da belirtmem gerek ki, bu İskender Pala'nın aşk tanımı değil. klasik şiir (divan edebiyatı) geleneğindeki "aşk"ın ve "aşık"ın tanımı. okuduğumda ilginç geldi. ve hatta kendimden utandım edebiyatın içinden birisi olarak "aşk"ın sözlük anlamının "sarmaşık" olduğunu bilmiyorum diye...