"bu sabah yağmur var istanbul'da", ben pencerenin ardına saklanmış sokağı izlemekte ve içimdeki tekir kırgın kırgın bakmakta yüzüme... bugün anılardan başka hiçbir şeyim yok... elimdeki "aşk" dolu kupadan yudumlayarak yağmuru izliyorum... ve bekliyorum sanki, hiç gel(e)meyecek birini... oysa gelse şimdi, aniden çalınsa kapı, kapıyı açtığımda karşımda o olsa... bir an bakışsak, sonra hiç vakit kaybetmeden sarılsak... ayrılmasak... "geçmiş"in ve "gelecek"in olmadığı sonsuz bir "şimdi" içinde... bugün yağmur var istanbul'da... rüzgâr, o hiç gel(e)meyecek olandan şarkılar fısıldarken, ben cumbada eski bir istanbul hanımefendisi suretinde beklemekte... ve dışarıda hüzün var bugün, bu gece, bitmemecesine... o burada... gelse de, gelmese de... yüreğimdeki tekir kıpırdanıyor, tatlı mırıltılar içimde... biliyorum benimle ve o bilmese de; tar/lihim ellerinde...
Yorumlar
sıcacık karşılıklı ha ne dersin :)
ohhhhhhhhhhhhh içim ısındı walla :P
ki pek aklıma gelmes genelde.
kimbilir öretmenlerim ne yapıyolardır şimdi?
bi gülbeşeker vardı mesela...
ah ahhh
sahi senin lakabın ne öğrenciler arasında?
bitti mi yoksa o gelenek?
nolamaz.
bitemez.
:)
valla ne güzel olurdu, hiç hayır demezdim :))
(hatta ellerine sağlık, içmiş say beni :P)
absalom
sana okul yıllarını hatırlatmam iyi mi, kötü mü bilemedim :))
gülbeşeker hee hımmm :)) vardır elbet bir lakabım ama haberim yok açıkçası, ama kulağıma çalınırsa söylerim sana :))