Ana içeriğe atla

?! çürük çarık ?!

okul bana yaramıyor, anladım ben :)

daha önceki okuluma başladığım zaman zatürre olmuştum... okulda müfettişler olduğu için de izin vermemişlerdi, öyle hasta hasta gidip gelmiştim... konuşurken bile göğsüm acıyordu...

şimdi, buraya başladım başlayalı da üst solunum yollarımla ilgili bir problemim var... sürekli burnum tıkalı... tebeşir, toz da alerjimi azdırıyor tabii, fazla konuşmaktan faranjitim de azdı, dört dörtlük bir durum söz konusu...

daha yolun yarısına gelmeden çürüğe çıkmışım ben :) daha ilerde ne olacak bilmem :)

Yorumlar

Bettra dedi ki…
Bazen anneme bakıyorum. Ben x 2 yaşında neredeyse. Hala çalışıyor. Hala yemek, hala temizlik, hala spor, hala gezme tozma. Ve çok şükür ki sağlığı fazla kiloları dışında hiç de fena değil. Bir de kendime bakıyorum. Akşamları 7 sularında işten eve döndüğünde evde yiyecek bir şeyler yoksa %80 hazır bir şeyler yiyen çünkü başka hiçbir şey yapmaya kolu kanadı kalkmayan kendime. Atkı takmadan dışarı çıktığı tek bir kış gününde bile eve hasta dönen, hafta içi bir tek gün geç yatsa ertesi gün iş yerinde tüm ayarları bozulan kendime...
Biz yenilerilerin mayası mu bozuk, ayarları mı kaçık bilmiyorum. Belki yiyip içtiklerimizden, belki soluduğumuz havadan, belki de boyu tavanı delip geçmiş stresten.. Kimbilir belki şımarıklıktan..
Çok daha dayanaksızız eskilere göre.
Yalnız değilsin ve geçmiş olsun demek istedim :)
Sevgiler,
Bettra.
Fısıltı dedi ki…
Allah şifa versin ama öyle zaman su gibi akıp gidiyor ve hiç birşeyin farkına varmıyoruz/m. sağlık ne büyük nimet gerçi ben yolun yarısını geçeli dur bakayım :) nerdeyse 2 yıl olacak ama yinede hoyratça kullanıyorum kendimi:((
iris dedi ki…
sevgili bettra
teşekkür ederim :) çok nane mollayız, hemen kapıveriyoruz en ufak bir şeyde şifayı... ama dediğin gibi beslenmemiz, yaşadığımız stres, hava, uyku düzensizliğimiz vs. vs. hepsi çok etkiliyor...
sevgiler :)

sevgili suskun güvercin
amin, çok teşekkür ederim... nasıl oluyor anlamıyorum ama okulda birçok öğrenci de hasta tabii... ister istemez çekiyorum mikropçukları, çürük bağışıklığımla :) sağlık, dediğin gibii büyük nimet... ben de hep hoyratça kullanıyorum kendimi... hakkımızda hayırlısı diyeyim :)
çöl sürgünü. dedi ki…
şu hayatta çürük olmayan ne kaldıki,hayatı yaşadıça bu hattantan mutlu olmadıkça çürümeyede mahkumuz..geçmiş olsun
iris dedi ki…
sevgili çöl sürgünü
teşekkür ederim... belki de haklısın...
çürümekten kurtulmak ümidiyle...
absalom dedi ki…
ben mahkum değilim çürümeye..
zaten böle bişi de yok.
kim kimi mahkum edebilir ki yahu?
ya da hayat mı mahkum eder çürümeye?

nası saçma.
hem de saçma sapan bişidir bu.
uyduruk iki laf iki klişe bulmuşuz.
döndürüp duruyoruz.

yok öretmenim çürüme felan.
kim sölerse sölesin..
hikayedir.


iris temem beni yasaklayabilirsin:))
buna kabulüm..
ebet kabulüm.

ebet ebet hakettim ehi.

ama fikrim sabittir bu konuda.
bilesiniz küçük hanım.

ay ben hiç böle yapmazdım.
gerildim valla.

temem sustum.

dipnöt,
geçmiş olsun...
çabuk iyileşiniz lütfen :)
iris dedi ki…
absalom
neden yasaklayayım efenim :) her konuda aynı fikirde olmak zorunda değiliz ki :)
sağlık konusunda biraz çürüğüm ama kabul etmek gerek :D
diğer konuda çürümeye gelince, herkesin bakış açısına bağlı efem :)
iris dedi ki…
hee dipnötünü unuttum :) teşekkür ederim, ben de çabuk iyileşmeyi umuyorum :)
absalom dedi ki…
öretmenim :)
burda mahcup odun ikonu var.

bazen gergin oluyorum.
ve o zaman bazı etkilere...
sert tepkiler verebiliorum.
gerek var mı?
cevap veriyorumm ;
ne bileyim ben...
ebet ne bileyim ben.

yazdıktan sonra pişmanlık oluyo mu?
eh...
içerik anlamında hayır amma fekat lakin...
uslup konusunda oluyo zaman zaman.

beni affediniz reca ederim.

bu konuda ki düşüncelerim...
yazdıklarımdan tepkimden çok daha cüretkardır.
iris dedi ki…
efenim affedilecek ne var :) olur bazen böyle şeyler, hangimiz yapmıyoruz ki :)

şu "mahçup odun iconu"nu sevdim lakin :)) "siz odunsunuz" demiyorum tabii, iconu sevdim :))

Bu blogdaki popüler yayınlar

şimdi, biliyorum

"bu sabah yağmur var istanbul'da", ben pencerenin ardına saklanmış sokağı izlemekte ve içimdeki tekir kırgın kırgın bakmakta yüzüme... bugün anılardan başka hiçbir şeyim yok... elimdeki "aşk" dolu kupadan yudumlayarak yağmuru izliyorum... ve bekliyorum sanki, hiç gel(e)meyecek birini... oysa gelse şimdi, aniden çalınsa kapı, kapıyı açtığımda karşımda o olsa... bir an bakışsak, sonra hiç vakit kaybetmeden sarılsak... ayrılmasak... "geçmiş"in ve "gelecek"in olmadığı sonsuz bir "şimdi" içinde... bugün yağmur var istanbul'da... rüzgâr, o hiç gel(e)meyecek olandan şarkılar fısıldarken, ben cumbada eski bir istanbul hanımefendisi suretinde beklemekte... ve dışarıda hüzün var bugün, bu gece, bitmemecesine... o burada... gelse de, gelmese de... yüreğimdeki tekir kıpırdanıyor, tatlı mırıltılar içimde... biliyorum benimle ve o bilmese de; tar/lihim ellerinde...

aynılarından istiyorum :)

bunların ikisini de istiyorum! çok tatlılar, çok! kedinin o kızgın bakışları, kızın o muzur ifadesi... lütfen, bana da... süphaneke dinimiz amin!

Müziğin Gücüne İnananlar İçin

" Doğa için çal !" demişken bunun " Playing For Change " in Türkiye ayağı olduğunu söylemeyi unutmuşum... Farklı kültürler, farklı ülkeler, çoğunlukla ünlü olmayan müzisyenler, müziğin büyüsü ve gücü... Ve sonucunda da tüm gelirin çeşitli yardım faaliyetlerinde kullanılması... merak edenler için; stand by me one love don't worry izulu bring it on home chanda mama war no more trouble a change is gonna come fannie mae god bless america mystery train pemba laka dileyenler http://www.playingforchange.com/ adresinden ulaşabilirler...