Ana içeriğe atla
sevgili
aslında yazıp yazmamayı çok düşündüm... aklım başka bir şey söyledi, kalbim başka, dilim başka söyledi, parmaklarım, elim başka... dayanamadım...

bu defa galiba "gittin" sevgili... kısa süre vizyonda kalan, çok az kişinin izleme mutluluğuna eriştiği filmler gibiydin... farklıydın, güzeldin... "iyi ki" denileceklerdendin...

senden çok şey öğrendim, seninle çok güzel günler, heyecanlar, mutluluklar yaşadım... ve dibe vuruşlar... ki onlar bile güzeldi... hiçbir şeyden pişman değilim. yine olsa, "başımla beraber" derim...

biliyorum bu defa "gittin"... en kötüsü neydi ama biliyor musun; inanmayışın, bana, bir yalancıymışımcasına davranışın... oysa ben sana hiçbir zaman sahte olmadım, hiçbir zaman yalan davranmadım... kim bilir, belki de onca uzaktan en gerçek yüzümü sen gördün... tüm zayıflıklarımı, tüm korkularımı, tüm çıplaklığımı, hatta tenime dokunmadan kadınlığımı gördün...

yaşam tuhaf sevgili... belki de hiçbir şeyin sebebi yok... ve belki de her şeyin sebebi çok... her şey bir anda oluyor... bir anda değişiyor yaşantımız, bir anda aydınlanıyor veya kararıyor dünyamız.

yine, yeniden fark ettim ki sevgili, gurursuz olmuşum ben... durmuş, yine sana bir şeyler yazıyorum; yine şiirdeki gibi, "git dersen giderim/ kal dersen kalırım" diyorum; yine sana "gel gel" diye sesleniyorum. üstelik -belki de- okumayacağını, duymayacağını, kulaklarını kapatacağını düşünerek ve bana inanmayacağını bilerek...

ne acayip bir yazgıdır sevgili bu -yazgı diye bir şey varsa tabii-

özlüyorum sevgili... okuduğum kitapta şöyle diyor; "özlem: bir yanına bir şeyler yazılmış bir katlı kağıdın yırtılmış yarısındaki boşluk gibi..."

özlüyorum... senin için, kendimce bir şeyler diliyorum... "özlem, dilektir" ya sevgili, diyorum ki;
"'lütfen bu gece üşümesin-'
'lütfen bu gece acılanmasın-'
'lütfen bu gece rahat uyusun-'" umarım beni duyuyordur ve kabul ediyordur inandığın tanrı...

hiçbir şey bilmiyorum sevgili... bir boşluğa asılmış, sönmek üzere olan bir yıldız gibiyim... aydınlık gecelerde parlıyorken, geceler kararınca üzerine asfalttan bulutlar dökülmüş gibi...

bilsen de, bilmesen de; inansan da, inanmasan da, bil ki "yalan" girmedi aramıza... bil ki ben, seni düşündüğüm her an, hep "şanslıyım" diyeceğim... hep "iyi ki"... ve bil ki ben seni gerçekten çok sevdim sevgili... çok...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

şimdi, biliyorum

"bu sabah yağmur var istanbul'da", ben pencerenin ardına saklanmış sokağı izlemekte ve içimdeki tekir kırgın kırgın bakmakta yüzüme... bugün anılardan başka hiçbir şeyim yok... elimdeki "aşk" dolu kupadan yudumlayarak yağmuru izliyorum... ve bekliyorum sanki, hiç gel(e)meyecek birini... oysa gelse şimdi, aniden çalınsa kapı, kapıyı açtığımda karşımda o olsa... bir an bakışsak, sonra hiç vakit kaybetmeden sarılsak... ayrılmasak... "geçmiş"in ve "gelecek"in olmadığı sonsuz bir "şimdi" içinde... bugün yağmur var istanbul'da... rüzgâr, o hiç gel(e)meyecek olandan şarkılar fısıldarken, ben cumbada eski bir istanbul hanımefendisi suretinde beklemekte... ve dışarıda hüzün var bugün, bu gece, bitmemecesine... o burada... gelse de, gelmese de... yüreğimdeki tekir kıpırdanıyor, tatlı mırıltılar içimde... biliyorum benimle ve o bilmese de; tar/lihim ellerinde...

aynılarından istiyorum :)

bunların ikisini de istiyorum! çok tatlılar, çok! kedinin o kızgın bakışları, kızın o muzur ifadesi... lütfen, bana da... süphaneke dinimiz amin!

Müziğin Gücüne İnananlar İçin

" Doğa için çal !" demişken bunun " Playing For Change " in Türkiye ayağı olduğunu söylemeyi unutmuşum... Farklı kültürler, farklı ülkeler, çoğunlukla ünlü olmayan müzisyenler, müziğin büyüsü ve gücü... Ve sonucunda da tüm gelirin çeşitli yardım faaliyetlerinde kullanılması... merak edenler için; stand by me one love don't worry izulu bring it on home chanda mama war no more trouble a change is gonna come fannie mae god bless america mystery train pemba laka dileyenler http://www.playingforchange.com/ adresinden ulaşabilirler...