Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"Yalnızlıklar"dan

yalnızlık postacıların taşıdığı yüktür çoğu kez, birikir kalem uçlarında, kâğıtlarda, zarflarda. bakışlarda birikir, susuşlarda, bekleyişlerde, kapılarda ve birikim yüktür her zaman, yalnızlık bir yükün ağırlığıdır. yorgunluğumuzu o nesnenin kucağından o nesnenin kucağına gezdirirken, yürür ya da koşarken, coşarken ya da deli dolu yaşarken ansızın ölümü istemektir yalnızlık; kendimizin kendimize sağırlığıdır. (Hasan Ali Toptaş)

İhtimal

  İhtimaller bir denizdir evet...   ve o ihtimaller insanı boğabilir.

Körlük - Alıntılar

"Yapacağımız her hareketten önce ciddi olarak düşünmeye başlasak, vereceği sonuçlan önceden kestirmeye çalışsak, önce kesin sonuçları, sonra olası sonuçları, sonra rastlantısal sonuçları, daha sonra da ortaya çıkması düşünülebilecek sonuçları düşünmeye kalksak, aklımıza bir şey geldiğinde, bulunduğumuz yere çakılır, hangi yöne olursa olsun bir adım bile atamazdık. Sözlerimizin, hareketlerimizin iyi ve kötü sonuçları, kuşkusuz, ilerde yaşayacağımız günlere, hatta bizim bu sonuçları doğrulamak, kendimizi kutlamak ya da başkalarından özür dilemek için artık bu dünyada bulunmayacağımız günlere göreceli olarak düzgün ve dengeli biçimde dağılır, zaten kimi insanlar da bu durumun ölümsüzlük denen ve çok sözü edilen şeyin ta kendisi olduğunu ileri sürer," "Hepimizin üzerimizde ikinci bir ten gibi taşıdığımız, adına bencillik denen şeyden yoksun kişi henüz anasından doğmadı, o ikinci ten öylesine kalındır ki, birinci tenimiz bir evet ya da hayır yüzünden hemen kanarken ona hiçbir

Özlemek

Yaz ve kış, uzak ve yakın ve uyumu tezatın... Uzayan sohbetlerin saçmalığını, sadece bizim bildiğimiz o dilin akıcılığını, zamanın özensiz ve yavaş akışını özledim. Aslında şöyle söylemeliyim: Ortaya çıkamayacak kadar çok özledim.  Uzun yıllar önce sahiplendiğimiz ve hayal ettiğimiz şeyleri düşünüyorum: Gece, yıldızlar, böğürtlen tabağı; Corpse Bride, Jaws ve resim sergileri; kedi Fiyonk, kitaplar ve fotoğraf makinesi; çıkaracağımız dergiler, çekeceğimiz belgeseller, karanlığın sohbeti ve şimdi dillendirmediğim yüzlercesi... Hatırladıkça duyabildiğimiz geçmişin sesi. Sen; unutmadığım anılarla çocukluğumun, gençliğimin kahkahalarısın. Kadim dostum; biliyorum anlatsam kendimi, yine sadece sen anlarsın.  Yıllardan ve yollardan sonra aklıma üşüşen, sanki asırlar öncesinden kalan bir sürü an ve çektiğin birkaç fotoğraf... Cihangir'de, Fotoğraf Cafe'de oturmuşuz. Her zamanki gibi dağınık saçlarım ve mor kazağımla sana gülümsüyorum; yanımda kedi Fiyonk. Zaman geçiyor, sonra (sanırım M