Ana içeriğe atla

"şiir"e ait bir blog; "ağustos çıkmazı"

şiir, edebiyatın felsefesidir... derindir... ya çok sevilir, ya nefret edilir... yaşam şiirdir, herkes kendi yaşamının şairidir... belki bazen özensiz, belki kafiyesiz; lakin hep özeldir...

şiir, başkaldırıdır... hatta belki de; "şiirin amacı, bizi şiir haline sokmasıdır."
diyerek yeni bir blog adresi aldık karadutumla beraber... adı; "ağustos çıkmaz"ı

şiir sevenleri bekleriz ki =)

http://agustoscikmazi.blogspot.com/

Yorumlar

"şairlerden nefret ediyorum, benim söyleceğim o müthiş sözleri hep benden önce söylemişler" :P
bizde şiir gönderirsek onayınızdan geçmeden yayınlayabiliyor musunuz?

şiir konusunda polemik de var mı?
iris dedi ki…
sevdiğimiz şiirleri, şiir sevenlerle paylaşmak istedik efenim... o nedenle sadece şiir mevzubahis...

ve maalesef ki siz şiir gönderirseniz onayımızdan geçmeden yayınlanmıyor... ama isterseniz size de yazabilmeniz için davet göndeririz :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...