Ana içeriğe atla

gerginlik

çok gerginim...
aslında çoktan uyumuş olmam gerekliydi ama aksi gibi uykum yok...
evet, bir bilinmeze adım attım ve yarın onun ilk günü...
içimde kurtçuklar dans ediyor sanki, el ele ve hep beraberce...
midem bulanıyor...
içimde bir fil kulaklarını sallayıp, tepiniyor hatta...
öyle gerginim ki,
ağlamak istiyorum sabaha kadar...

Yorumlar

Griffith dedi ki…
ne var ki yarın?
absalom dedi ki…
şahane şarkı erol abiye hürmetler...
en tepedeki resim şahane söze gerek bırakmıyo ruh hali olaraktan...

ağlayınız efenim.
ağlamak kötü bişi değildir.
iris dedi ki…
sevgili griffith,
aslında bugün demem lazımdı, gece 01:30 civarı yazdığım için... çalıştığım kurumdan istifa edip, yeni bir yerde çalışmaya başladım, bugün ilk iş günümdü... ama her şey tam anlamıyla bir bilinmezden ibaretti oraya gidene kadar... ki hem belirsizlik, hem de kurum gerilmeme aşırı yüklenmeye sebep oldu...

sevgili absalom,
bence de erol abiye hürmetler, dün yüzümü güldüren nadir şeylerden biriydi kendisi :) ben de çok seviyorum o resmi, öyle günlerce uyuyabilirim :)
ve ağlamak gayet rutin bir eylem gibi...

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

((: herkese iyi bayramlar :))