Ana içeriğe atla
yaşam sürekli yenilerken kendini, ben eskiyorum yenilenemeden... bu ara gülümsemenin en büyük yanılsama olduğunu düşünüyorum... ve "nasılsın?" diye sorduklarındaysa "iyiyim" demek galiba en büyük yanlış... ama nedense öyle öğretilmiş, en kötü ihtimalle "idare eder" ya da "fena değil" diyorum... deşmeye çalışırlarsa "bir sebebi yok" ya da "bilmem" diyerek geçiştiriyorum. "iyi değilim" desem ne olacak ki? hani bir deyim vardır ya, "kan kusup, kızılcık şerbeti içtim demek"... işte, o hesap benimki de...
yıllar önce birisi demişti; "ben sana hep imrendim... sen benim masal prensesimsin... sorunsuz, pürüzsüz ve mutlu..." oysa ben de masallarda yaşamıyordum, gerçekler benim de canımı yakıyordu... prenses değildim, hiç olmamıştım... ve prenses olamayacak kadar kız olmaktan uzaktım...
bilmiyorlardı... ben sadece kendimce güçlü olmaya çalışıyordum, o kadar.. susarak, ağlamayarak güçlü olunabileceğini zannediyordum...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

Körlük - Alıntılar

"Yapacağımız her hareketten önce ciddi olarak düşünmeye başlasak, vereceği sonuçlan önceden kestirmeye çalışsak, önce kesin sonuçları, sonra olası sonuçları, sonra rastlantısal sonuçları, daha sonra da ortaya çıkması düşünülebilecek sonuçları düşünmeye kalksak, aklımıza bir şey geldiğinde, bulunduğumuz yere çakılır, hangi yöne olursa olsun bir adım bile atamazdık. Sözlerimizin, hareketlerimizin iyi ve kötü sonuçları, kuşkusuz, ilerde yaşayacağımız günlere, hatta bizim bu sonuçları doğrulamak, kendimizi kutlamak ya da başkalarından özür dilemek için artık bu dünyada bulunmayacağımız günlere göreceli olarak düzgün ve dengeli biçimde dağılır, zaten kimi insanlar da bu durumun ölümsüzlük denen ve çok sözü edilen şeyin ta kendisi olduğunu ileri sürer," "Hepimizin üzerimizde ikinci bir ten gibi taşıdığımız, adına bencillik denen şeyden yoksun kişi henüz anasından doğmadı, o ikinci ten öylesine kalındır ki, birinci tenimiz bir evet ya da hayır yüzünden hemen kanarken ona hiçbir...