bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz. tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı... kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı. hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı. kaz...

Yorumlar
neler taşıdı bu omuzlar cümle nekine.
"hep ben mi taşıyacağım ağırlığınca yükü omuzlarımda
hep benim sahnelerimde mi oynayacak aktörler
yapma tanrım...
bana sevincin azını ver razıyım amma
kederin ölçüsünü isterim..."
ay çok severim ben bunu.
tanrıyla pazarlık.
:))
ayy absalomcuum sen şimdi peri mi oldun kiii :))
bu arada güzelmiş cidden pazarlık :D
hatta hiç yok :)))
ama itinayla cümle taşırım.
ehehehe.
önce aranan periyi bulduğumuzu diyosunuz, sonra yan çiziyosunuz :P
neysee absalomcumm, cümle taşımanız bilee yeter :))
otur bir kıyı'ya
ve seyre dal devranı
bakma ;
sadece dinle....
kıyı fikri güzel cidden... uzun zamandır yapmadığım bir şey... evet, yapmak lazım :)