Ana içeriğe atla

eskilerden

bu yazıyı taslaklarda buldum, eylül başında yazmışım, nasıl oldu da yayınlamamışım anlamadım :)) herhalde yazdım, daha sonra yayınlarım dedim, ama unuttum :)) değiştirmeden yayınlıyorum:

"geçenlerde yakın bir arkadaşımın mutfağını karıncalar basmış... kız limonlar mı koymamış, çamaşır sularıyla mı yıkamamış, ne yaptıysa işe yaramamış... bakmış ki olmayacak, markete gitmiş, bakınmış biraz ama bulamamış. görevliyi çağırmış, 'ben karınca yemi alacaktım' demiş... adam şöyle anlamsızca bir bakış fırlattıktan sonra, 'karınca yemi yok ama kuş yemi var, isterseniz onlardan vereyim...' demiş... benim arkadaş, 'yok, sağolun.' demiş, gitmek için adım atmış ki, adam bombayı patlatmış; 'onlar için özel yeme ihtiyaç yok ki, ekmek kırıntısı koysanız yeter.'"

bi de inanmıyorsunuz... ben ve arkadaşlarım çekiciyiz işte... nerede bir arıza, nerede bir manyak, nerede bir deli hepsini çekiyoruz :))

Yorumlar

UykusuZ dedi ki…
karınca yemi!
karıncalardan kurtulmak için yem yada zehir dense , eleman da düzgün anlardı dimi :)), sonuçta herkes leb demeden çorumu bilmiyor
Fısıltı dedi ki…
bi de inanmıyorsunuz... ben ve arkadaşlarım çekiciyiz işte... nerede bir arıza, nerede bir manyak, nerede bir deli hepsini çekiyoruz :))

heyttttttttttt beeeeeeeeeeee
aklı selimlerim benim :d
iyi geceler
iris dedi ki…
sevgili decisions,
böcek için olanlar da "böcek yemi" adı altında satılıyor amaa :))
(bu arada dediğin doğru çaktırma da, kimse evinde bir karınca kolonisinin yaşamasını istemez herhalde :))
iris dedi ki…
iyi geceler güvercinim
ben bu aralar pek bi suskunum ayrı gayrı kaldık... özledim ki :))
aklı selimiz biz di mi :P her şartta, her şekilde :P
Fısıltı dedi ki…
efetttttttttttttttt
yaşasın aklı selimler :)
yaw benim sıpa kitap okuyor dakkada kelime soruyor nerelerde büyütmüş olabilirim ki ben bunu :P
iris dedi ki…
yaşasınn :))
ahahaha :)) ayaklı sözlük anne durumu :)) ben de bunun ayaklı sözlük öğretmen versiyonunu yaşıyorum :))
Fısıltı dedi ki…
hıhı şimdide baba gelmeden uyuma moduna geçtik bu kız oyuncumu olsa acaba
iris dedi ki…
yeteneği körelmeden eğitime başlayın derim :P
Fısıltı dedi ki…
eğitim şart :P iyi geceler örtmenimmm bash bash
iris dedi ki…
:)) taabee ki
iyi geceler :))
absalom dedi ki…
hahahaaa
yannız iris o arkadaş iyi ki bana gelip böle bişi sormamış.
feci eğlenirdim :)

satıcı abininde eğlendiğini düşünüyorum aslında.

:)
iris dedi ki…
ama absalomcuum, o isimle satılıyorlar ki :)) böcek yemi, karınca yemi gibi.. kız napsınn :) korurum arkideşimi :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

çöp çocuk ve kibrit kızın aşkı

çeviri I kibrit kız pek hoştu çöp oğlan perişan halde! endamına kapıldı: "ateşlidir herhalde!" kibrit kızla arası aşk ateşiyle doldu. bizim sevdalı oğlan yandı bitti kül oldu. çeviri II çöp çocuk bayılıyordu kibrit kız'a hele çok ateşli duran sevimli hatlarına ama ne kadar sürebilirdi bir çöple kibritin aşkı? çöp çocuk'tan geriye sadece külleri kaldı. canım sıkıldığı zaman tekrar tekrar okuduğum kitaplardandır, istiridye çocuğun hüzünlü ölümü... bu ara şu yazılılardan kafamı kaldırıp da bir şey yapamıyorum... diğer kitaplarım da okunmayı bekliyorlar... hadi dedim bu defa da kafam çok doluyken okuyayım, biraz rahatlayayım :) istiridye çocuğun hüzünlü ölümü, tim burton'ın eseri tabii... gerek çizimleri, gerek şiirleri benim için çok keyifli... ilk basımı ve çevirisi om yayınevinden çıkmıştı... ama maalesef artık om yayınevi olmadığından, o baskıları bulmak çok zor... ikinci basımı ve çevirisi de altıkırkbeş yayınlarından... çeviriler elbette aynı değil, ama yine de

haftanın şarkısı, nazende sevgilim

kaç gündür sürekli bu şarkıyı dinliyorum... takılmış durumdayım... geçenlerde yakın bir arkadaşım, "mutlaka dinlemelisin" diyerek yolladı, o günden beri kopamadım... ben bu şarkıyı nasıl olmuş da bunca zamandır kaçırmışım? bir yandan enstrümantal versiyonu, bir yandan azeri versiyonu, bir yandan bu... türkiye türkçesi versiyonunun sözleri şöyle; değdi saçlarıma bahar gülleri nazende sevgilim yâdıma düştün sevenin bahtına bir güzel düşer sen de tek sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün gözlerim yoldadır, kulağım seste ben seni unutamam en son nefeste ey ceylan bakışlım, ey boyu beste gurbette sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün sensiz dağ yoluna çıktım bu seher öksüz kumru gibi güller lâleler "sen niye yalnızsın?" sordular eller gurbette sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün nazende sevdiğim (azeri türkçesi) azeri versiyonunun (yani aslında orjinalinin) sözleri de sözleri de şöyle (yani umarım :) : değdi saçlarıma bah