ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...
Yorumlar
ben daha çok "doğru" ve "mantıklı"yı (kendimce tabii) tercih edip, ardından "yanlış"ı da yaşamış olmaya özlem duyarsam tadıyorum "keşke"leri... aynı o sözdeki gibi;
"pişmanlığım yaşadıklarımdan değil, yaşamadıklarımdandır."
oradaki -ya eki o kadar önemli ki. hangisine "keşke" diyorsun?
yaşamadıklarımızla ilgili "keşke"ler biraz kendimize kızgınlık yaşatırken,
yaşayamadıklarımız da ise bu "keşke"ler biraz gıpta ve kıskançlık dozunda oluyor galiba.
yine de daha cesur, daha umursamaz olmayı, daha az "keşke" diyebilmeyi isterdim :)
bu arada, değerli yorumlarım için çok teşekkür ederim casaubon...
rica ederim iris. zevkti benim için...
sadece hazır aklımdayken, teşekkür etmek istedim :)
(Bu arada iris ne güzel bir isimdir.)
teşekkür ederim :) birçok anlamı olsa da, eski yunancadaki "gökkuşağı" anlamı için kullandım... ayrıca yunan mitolojisinde hem tanrıların habercisidir, hem de gökkuşağı tanrıçasıdır...
tamam, farkındayım, çok konuştum, ve sustum :)
"çok yazdım ve bıraktım tuşlara dokunmayı" olacaktı herhalde. :)
ne kadar kanıksamışız bilgisayarlarla yaşamayı.
değil mi...?
lakin bu da bir nevi konuşmak değil mi?
lakin artık yazmayı konuşmak kadar gerçekçi buluyoruz.
değil mi?