Ana içeriğe atla

yine bayram, yine, yine....


çocukluğumda da bayramları sevmezdim... ziyarete gitmek neyse de evde oturup misafir beklemek, şık şıkırdım giyinik ve her an misafir gelecekmiş gibi eğreti oturmak beni hiç sarmazdı... hele bir de apartman görevlisinin de izinli olmasından dolayı, sabahın kör vaktinde uyanıp, kargalar kahvaltı ederken markete gidip ekmek-gazete almak eziyetlerin en büyüğüydü... bayramın iki tane güzelliği vardı benim için: birincisi, okulların tatil olması; ikincisi, verilen harçlıklar :)

büyüdüm, hala bayramları sevmiyorum. cazip olan yönleri de azaldı üstelik, malum artık eşek kadar olduk diye harçlık falan verilmiyor :) elimde sadece tatiller kaldı...

evet, bayramlar görüşmek için vesile ama, önemli olan her zaman görüşmek değil mi? aman bana ne, hatta yeakk yeaaa, ne olursa olsun sevmiyorum işte bayramları...

Yorumlar

aynı şekilde, ben de hiç sevmem, neyse ki bitmek üzere, son gün ezik zaten yazık aslında, son gün olduğu için, pek bi olayı da yok zaten :D

Bu blogdaki popüler yayınlar

şimdi, biliyorum

"bu sabah yağmur var istanbul'da", ben pencerenin ardına saklanmış sokağı izlemekte ve içimdeki tekir kırgın kırgın bakmakta yüzüme... bugün anılardan başka hiçbir şeyim yok... elimdeki "aşk" dolu kupadan yudumlayarak yağmuru izliyorum... ve bekliyorum sanki, hiç gel(e)meyecek birini... oysa gelse şimdi, aniden çalınsa kapı, kapıyı açtığımda karşımda o olsa... bir an bakışsak, sonra hiç vakit kaybetmeden sarılsak... ayrılmasak... "geçmiş"in ve "gelecek"in olmadığı sonsuz bir "şimdi" içinde... bugün yağmur var istanbul'da... rüzgâr, o hiç gel(e)meyecek olandan şarkılar fısıldarken, ben cumbada eski bir istanbul hanımefendisi suretinde beklemekte... ve dışarıda hüzün var bugün, bu gece, bitmemecesine... o burada... gelse de, gelmese de... yüreğimdeki tekir kıpırdanıyor, tatlı mırıltılar içimde... biliyorum benimle ve o bilmese de; tar/lihim ellerinde...

aynılarından istiyorum :)

bunların ikisini de istiyorum! çok tatlılar, çok! kedinin o kızgın bakışları, kızın o muzur ifadesi... lütfen, bana da... süphaneke dinimiz amin!

Müziğin Gücüne İnananlar İçin

" Doğa için çal !" demişken bunun " Playing For Change " in Türkiye ayağı olduğunu söylemeyi unutmuşum... Farklı kültürler, farklı ülkeler, çoğunlukla ünlü olmayan müzisyenler, müziğin büyüsü ve gücü... Ve sonucunda da tüm gelirin çeşitli yardım faaliyetlerinde kullanılması... merak edenler için; stand by me one love don't worry izulu bring it on home chanda mama war no more trouble a change is gonna come fannie mae god bless america mystery train pemba laka dileyenler http://www.playingforchange.com/ adresinden ulaşabilirler...