Ana içeriğe atla

günün şarkısı; satırlara sığmadın



bugün biraz kendimi dinleme fırsatım oldu... geçmişe yolculuğa çıktım ufaktan... fotoğraflar, yazılar, şarkılar... birer birer hepsi çıktılar sahneye... biraz umut, biraz umutsuzluk oldular, doldular yeniden içime...

ama biri vardı ki içlerinde, her dinlediğimde ruhumu titreten... imrendiğim... ne güzel ve ne öz bir sözdür... "satırlara sığmadın"... dahası var mı? düşündüm de, ben de gerçekten sevdiğim kimseyi satırlara sığdıramadım...

(neredeyse altı ay oldu orhan atasoy'u kaybedeli... daha yapacak çok şeyi vardı, kısmet olmadı... nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun...)

Yorumlar

UykusuZ dedi ki…
pek severim Orhan Atasoyu, aferim sana
iris dedi ki…
teşekkür ederim efem :))

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

aynılarından istiyorum :)

bunların ikisini de istiyorum! çok tatlılar, çok! kedinin o kızgın bakışları, kızın o muzur ifadesi... lütfen, bana da... süphaneke dinimiz amin!