Ana içeriğe atla

günün şarkısı; her şeye hazırım seninle




sevdiklerimizin ve seveceklerimizin adları
ta başından yazılmıştır kalbimize
ve onları bulana dek savaşırız
bu karmaşık tutkular çemberinde
seni ilk kez görüyorum ama
sanki bir yerlerden hatırlıyorum

parlak bir ateşten çok sonra
arda kalan küller olsak da
her an ölmek için yaşasak
kıyısında sarp bir uçurumun
uçmaya hazırım inan seninle

zincirledin beni sevdama
aşk lanet yağdırsa vız gelir
acılara yoksulluğa tutsak
yeter ki benim olmayı dile
ben savaşırım senin yerine

yorgun kanatlar açılsa yeni yolculuklara
uçmak ne güzel, tutunabilmek bulutlara
bir tek ihanetin gölgesi düşemez
yaralarımı saran el girse de kanıma
her şeye hazırım seninle...

hiç hem de hiç umrumda değil
bir yarın var mı bizler icin
yarım kalmış bir şarkı olalım
kollarımdasın, benimlesin ya
gel de yok olalım şu an seninle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...