Ana içeriğe atla

Yakın

Öyle çok zaman oldu ki gerçekten bir şeyler yazmayalı, kelimelere ihanet etmiş gibi hissediyorum kendimi.
Yazamıyorum... Zavallı cümlecikler dökülüyor ellerimden, vazgeçiyorum. Elbet yine kavuşacağım sözcüklerimle ama ne zaman bilmiyorum.

Bu aralar tatlı telaşlar içindeyim. Bir yandan iş, bir yandan özel işler derken geri kalan her şey -ki buna bazen dostlarım da dahil- vakitsizlikten uzak kalıyor. Ama az kaldı... Birbirimizle olacağımız günler yakın...

Yorumlar

Adsız dedi ki…
yani ben tenbel tenekeyim demenin güzel bir yolu bu diyosun :))
iris dedi ki…
hiç de bilem :) o kadar da tembel teneke diilim ben! üstelik 20 Nisan'da ebleniyorum bennn, hazırlık yapıyom bikerem :)
kayıp dedi ki…
çok sevindim ... mutluluklar şimdiden :)
Adsız dedi ki…
deme yahu :))
e hayırlı uğurlu olsun efenim alla bi yastıkta kocatsın.

bak bu mazeret kabul edilebilir:))
iris dedi ki…
aklı selimim, güvercinim çok ama çok teşekkür ederim ki :))
iris dedi ki…
amin :))
vronski abimin izinden gitmek istedim :))
bi de teşekkür ederim ki :))

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...