aslında izlemeyecektim... konusu sıradan geldi, oyuncular benim için bir şey ifade etmedi. ama hakkında çok şey duydum, "eh işte" diyen yoktu; ya çok seviyorlar, ya nefret ediyorlardı... tartışmalara dahi şahit oldum. ve tüm bunlar benim de merakımı cezbetti.
az önce izledim. izledim ve bu filmi çok sevenleri de, nefret edenleri de anlayamadım; "ehh" dedim... bir kere baştan aşağı klişe. sevenler "bizi anlatıyor" diye sevmiş, nefret edenlerin daha çok sebebi var; neyse... bence çok da önemli değil, izlemeseydim de bir şey kaybetmiş olmazdım (hatta belki vakit kazanırdım)...
hangi filmden bahsettiğimi anlamışsınızdır... elbette "ıssız adam"... evet bizlerden bahsediyor - herkes az çok bir şeyler buluyor kendisinde-, zaten klişe olması da bu sayede oluyor. evet, mutlu sonla bitmiyor, evet, filmin sonundaki "iç ses"le yapılan konuşmalar duygusal ama neden insanları bu kadar ağlattığını anlayamadım/k. aksine film boyunca güldüm/k -olabilir, belki de denyoyum/zdur- ne yapayım etkilemedim/k. en başından beri filmle ilgili bir beklenti içine girmeyişime de sevindim doğrusu.
çağan ırmak "kabuslar evi" serisini çektiğinden beri bitmişti zaten benim için, artık sittin sene izlemem herhalde...
yaa işte benim "ıssız adam" hikâyem de böyle...
"nice günler anlatıldı da bitti masal... nasıl başladı, nasıl bitti bilinmedi. bir göz kırpımı kadar çabuk ve çoğu kez anlaşılmaz... bir varmış, bir yokmuşla başlayan...
tarifi belirsiz, geleceği kör, alışılmış bir yalnızlık... uzaklardan duyulan ve gittikçe yaklaşan, hatta yaklaştıkça kararan... her birimizin sadece kendimize duyurarak söylediğimiz şarkılar gibi, bitmeye mahkum masallar..."
az önce izledim. izledim ve bu filmi çok sevenleri de, nefret edenleri de anlayamadım; "ehh" dedim... bir kere baştan aşağı klişe. sevenler "bizi anlatıyor" diye sevmiş, nefret edenlerin daha çok sebebi var; neyse... bence çok da önemli değil, izlemeseydim de bir şey kaybetmiş olmazdım (hatta belki vakit kazanırdım)...
hangi filmden bahsettiğimi anlamışsınızdır... elbette "ıssız adam"... evet bizlerden bahsediyor - herkes az çok bir şeyler buluyor kendisinde-, zaten klişe olması da bu sayede oluyor. evet, mutlu sonla bitmiyor, evet, filmin sonundaki "iç ses"le yapılan konuşmalar duygusal ama neden insanları bu kadar ağlattığını anlayamadım/k. aksine film boyunca güldüm/k -olabilir, belki de denyoyum/zdur- ne yapayım etkilemedim/k. en başından beri filmle ilgili bir beklenti içine girmeyişime de sevindim doğrusu.
çağan ırmak "kabuslar evi" serisini çektiğinden beri bitmişti zaten benim için, artık sittin sene izlemem herhalde...
yaa işte benim "ıssız adam" hikâyem de böyle...
"nice günler anlatıldı da bitti masal... nasıl başladı, nasıl bitti bilinmedi. bir göz kırpımı kadar çabuk ve çoğu kez anlaşılmaz... bir varmış, bir yokmuşla başlayan...
tarifi belirsiz, geleceği kör, alışılmış bir yalnızlık... uzaklardan duyulan ve gittikçe yaklaşan, hatta yaklaştıkça kararan... her birimizin sadece kendimize duyurarak söylediğimiz şarkılar gibi, bitmeye mahkum masallar..."
Yorumlar