Ana içeriğe atla

Sıcak Külleri Kaldı - Alıntılar

 

"İster siyasal, ister parasal olsun, iktidar kirletir"

“Sevinçler ortaktır, acı yalnız çekilir,” derdi Ömer. Acı, paylaşmaya çalıştıkça büyüyen bir duygu, deneyimle biliyor."

"Zafer haklı kılar, yenilirsen haksız olursun."

"Ölüm gibi, acı da paylaşılmıyor. Nasıl herkes kendi ölümüyle ölürse, herkes kendi acısını kendi başına, yapayalnız taşıyor."

"Fırtınanın ortasında dalgalarla boğuşurken sandalı nasıl yapmak gerektiğini düşünemezsin, bunun için daha sakin bir liman gerekir."

"Biz kadınlar garip yaratıklarız. Her aşkın, her ilişkinin bir simgesi vardır. Gerçek ihanet yeni bir ilişki değil, o simgenin başka bir erkeğe teslim edilmesidir."

“Ne kadar çok şey hatırlıyorum. Sanki bütün yaşamım hatırlamaktan ibaret.” İçine umutsuzluk doluyor. Yaşlanmak bu belki de. Geleceği düşünmek yerine geçmişi hatırlamak..."

"Soruların cevabı yok. Soruyu sorduğun anda işin bitmiş demektir. Çözümsüzlük, cevabı bulamamakta değil, soruyu sormuş olmakta. Soru, inancın, güvenin, huzurun bittiğinin işaretidir."

"aşkta ve inançta soru sormaya başladın mı büyü bozulur(...)"

“Eskiden korkmazdım,” diye düşündü. “İsyanımız, umudumuz, inancımız korkuyu yenerdi."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...