Ana içeriğe atla

mim'den yazı

sevgili karılıksız beni mim'lemiş :)) kendisine çokkk teşekkür ettikten sonra mim'imi cevaplamaya geçiyorum;

1) Lakabın var mı varsa nedir?

Çocukluğumdan beri bir sürü lakabım oldu... Son zamanlarda en çok kullanılanlar ise -absalom tarafından kullanılan- carmen, -kuzenim tarafından kullanılan- esmeralda ve -yakın bir arkadaşım tarafından yeni kullanılmaya başlanılan- küçük kara balık :)

2) Son zamanlardan diline dolanan şarkı?
Gripin'in son albümü tümüyle dilime dolanmış durumda... Ama özellikle, gözyaşlarım değil onlar...

3) En son ne zaman ve neye/kime aşık oldun?
Yaklaşık 7 sene önce -1,5 ay önce ayrıldığım nişanlıma- aşık olmuştum.

4) En son okuduğun kitap/ izlediğin film?

Hiçbir zaman tek kitap okumadığım için en son Oya Baydar'ın Kedi Mektupları ve Elif Şafak'ın Siyah Süt'ünü okudum. İzlediğim en son filmse Mary and Max.

5) Son zamanlarda en çok özlediğin...

Annem...

6) Bir günlüğüne ünlü biri (oyuncu/şarkıcı/politikacı vs) olma hakkı tanınsaydı kim olurdun?

Hiç düşünmemiştim açıkçası. Biraz düşündüm de bilemedim :)

7) Yarın sabah ki ilk planın?

Hele bir sabah olsun da, ruh durumuma göre karar vereceğim.

8) En sevdiğin huyun?

Gerektiği zamanlarda çok iyi bir dinleyici oluşum.

9) Şuan ki bölümünde/mesleğinde olmasan ne olurdun?

Muhtemelen radyo-televizyon okumuş olurdum.

10) Okurken en zevk aldığın 5 blog?
(bu mim'in sahibi karılıksız karı'yı bir kenara ayırarak)

sevgili dünlük
insanat
! anladım ki anlamak yetmiyor
amsterdam'dan kartpostallar
oynakbeyi

mim dağıtma faslını ise her zamanki gibi geçiyorum ve yazmak isteyen yazsın diyorum :)

Yorumlar

UykusuZ dedi ki…
7- şöle reçelli kaymaklı mükellef bi kavaltı daa ne olsun padavan
iris dedi ki…
:)) kahvaltı vazgeçilmez bir şey benim için, o yüzden plana dahil etmiyorum :))
absalom dedi ki…
carmennnnnnn :)))

boşver yahu radyo tiviyi.
öğretmen öğretmendir efenim.
şimdi karar verecek olsam öğretmen olurdum ben.

sana öğrencilerin prenses diyolardı ya.
bana da muhtemelen şaşı matematikci geliyo sabahları huysuz oluyo bu kaçın olum felan derlerdi heralde hahahaa.
iris dedi ki…
vronskyciimm
radyo tv yi çoktan boşverdim efenim :)
huysuz şaşı matematikçiii seniii :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

çöp çocuk ve kibrit kızın aşkı

çeviri I kibrit kız pek hoştu çöp oğlan perişan halde! endamına kapıldı: "ateşlidir herhalde!" kibrit kızla arası aşk ateşiyle doldu. bizim sevdalı oğlan yandı bitti kül oldu. çeviri II çöp çocuk bayılıyordu kibrit kız'a hele çok ateşli duran sevimli hatlarına ama ne kadar sürebilirdi bir çöple kibritin aşkı? çöp çocuk'tan geriye sadece külleri kaldı. canım sıkıldığı zaman tekrar tekrar okuduğum kitaplardandır, istiridye çocuğun hüzünlü ölümü... bu ara şu yazılılardan kafamı kaldırıp da bir şey yapamıyorum... diğer kitaplarım da okunmayı bekliyorlar... hadi dedim bu defa da kafam çok doluyken okuyayım, biraz rahatlayayım :) istiridye çocuğun hüzünlü ölümü, tim burton'ın eseri tabii... gerek çizimleri, gerek şiirleri benim için çok keyifli... ilk basımı ve çevirisi om yayınevinden çıkmıştı... ama maalesef artık om yayınevi olmadığından, o baskıları bulmak çok zor... ikinci basımı ve çevirisi de altıkırkbeş yayınlarından... çeviriler elbette aynı değil, ama yine de