Ana içeriğe atla

Ramazan Sahili

Ramazan geldi bizim plaj hala gırtlağına kadar dolu: şezlonglar, şemsiyeler, hatta simitçiler; her şey yerli yerinde. Ramazan buraya uğramamış sanki -her zamanki gibi- buranın bu halini seviyorum, bu çok kendi halindeliğini... Oruçlusu da, oruç tutmayanı da denizde... Gerçi biraz tenhalaşsa çok memnun olurdum ama yapacak bir şey yok.

Hala en büyük sıkıntım zırıldak veletler! Oysa çocukları çok severim, galiba benim sevmediğim ebeveynleri... Ben de karşılarına geçip ağlasam acaba benim de her istediğimi yaparlar mı?

Aman... "Buralar" diyordum... Deniz şahane! Ağustos başı bayağı ısınmıştı ama şimdi gayet güzel, bariz soğuk hatta. Güneşte malak gibi yayıldıktan sonra suya girmek çivilenmekle eşdeğer. Ama güzel! Çok güzel!Evet arızayım, kabul ediyorum! Evet arızayım ve tamir imkanı yok! Ahaha mutlu muyum? Elbette :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...