Ana içeriğe atla

bazen...

yaşam tuhaf şey... aşk daha da tuhaf... dilediğince evirip çeviriyor insanı elinde, bazen oyunlarına başkalarını da alet ediyor...

aşıkken bazen her şey olası geliyor, her şeyi başaracak gibi hissediyorsun kendini, her zorluğu aşacak... bazen de her şey çok anlamsız geliyor, hiçbir şey olmayacakmış, hiçbir şeye gücün yetemeyecekmiş gibi...

bazen her şey seni umutlandırıyor; açan çiçek, uçan kuş, anımsanan bir rüya... bazen de öyle umutsuz oluyorsun ki, tüm olasılıklar, olaylar gözüne girse de "hayır ya, bir şey olduğu-olacağı yok." diyorsun.

aşıkken bazen size çok mantıklı gelen şeyler başkalarına mantıklı gelmiyor... bazen çok destekliyorsunuz sevdiğiniz birisini, çok umutlandırıyorsunuz, ama sonra öyle bir şey oluyor ki; rüzgar tersine esmeye başlıyor... hayalleri pul pul olup dökülüyor, elinizden bir şey gelmiyor... onu umutlandırdığınız için üzülüyorsunuz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...