çocukluk yaralarına benzer eski acılar... hani o zamanlar, yaralar kabuklanmaya başlardı, iyileşiyorlar ya; hafif, tatlı bir kaşıntı kaplardı üzerlerini... biz de kaşırdık, kabuklar açılır yaralar daha taze, yenilenmiş bir şekilde çıkardı karşımıza... ki bu döngü durmaksızın tekrarlanırdı...
eski acılar da öyle işte... sinsi kaşıntılarla sarıp sarmalayıp, yenileniyorlar bünyede...
(geçtiğimiz günlerde "karadut"umun kara atlısı için konuşurken çıktı aslında bu ufacık yazının belkemiği... o yüzden "karadut"um için olsun bu ufacığım... ve elbette; eskimiş acılarımızın yenilenmemesi dileğiyle...)
eski acılar da öyle işte... sinsi kaşıntılarla sarıp sarmalayıp, yenileniyorlar bünyede...
(geçtiğimiz günlerde "karadut"umun kara atlısı için konuşurken çıktı aslında bu ufacık yazının belkemiği... o yüzden "karadut"um için olsun bu ufacığım... ve elbette; eskimiş acılarımızın yenilenmemesi dileğiyle...)
Yorumlar
acı zaten tatlı bir şeydir. o yüzden kaşırız...
bazıları geri gelir.