Sevgili Konuşma Baloncuğu beni mimlemiş...
Bu defa mim'ime zaman geçirmeden cevap vermek istedim.
Mim'imizin konusu;
"Çok beğendiğiniz, izlemekten asla sıkılmayacağınızı düşündüğünüz 3 filmi (Üçlemeler üç film olarak sayılacaktır), neden bu kadar beğendiğinizi de açıklayarak yazın."
Gelelim benim filmlerime:
1. Big Fish: Aşkı ve hayatı sonsuz bir masal olarak sunduğu için; her şeye dair söylemek istediklerini seyircinin gözüne sokmadığı; ince ince işlediği; yaşamlarımızda fark etmedena geçtiğimiz olağanüstü anları keşfetmemizi sağladığı için seviyorum bu filmi... (Her izlediğimde Ed Bloom'un Sandra'sı olmak için yoğun bir istek duyduğumu da saklamayayım sizlerden... Her şeyi geçtim, sırf o küvet sahnesi için bile... Onca yıl geçtikten sonra öyle büyük bir aşk, öyle büyük bir sevgi...)
2. The Sea İnside: İlk izlediğimde ruhsal komaya girmiş ve iki hafta boyunca çıkamamıştım. Yoğun duygusal ama "düşünce" yüklü; izleyen herkesin birçok konuda ama özellikle ötenazi konusunda derin düşüncelere yönlendirecek bir film. Müzikler ve görüntüler ayrıca güzel tabii. Javier Bardem ise ayrıca muhteşem...
3. Howl's Moving Castle: Hayao Miyazaki'nin animelerinden birisi... "Çizgi film işte" diyip geçmeyelim lütfen, her Hayao Miyazaki animesi gibi düşünceyle yüklü bir film bu da... Diğerlerinden özellikle ayırmama gelince bunun sebebi; "sevmek" ve "sevilmek" için "özel" birisi olmamız gerekmediğini söylüyor olması. Çünkü bu filmde "muhteşem" kimse yok, herkesin kusuruları ve zaafları var, gerçekteki gibi...
Uzun zamandır ilk kez bir mim yönlendirmesi yapayım :) bitanecik karılıksız karıcığıma, sevgili aklı selimlerim fısıltı ve deep'e ve sevgili ortağım monera alemine paslıyorum :)
Bu defa mim'ime zaman geçirmeden cevap vermek istedim.
Mim'imizin konusu;
"Çok beğendiğiniz, izlemekten asla sıkılmayacağınızı düşündüğünüz 3 filmi (Üçlemeler üç film olarak sayılacaktır), neden bu kadar beğendiğinizi de açıklayarak yazın."
Gelelim benim filmlerime:
1. Big Fish: Aşkı ve hayatı sonsuz bir masal olarak sunduğu için; her şeye dair söylemek istediklerini seyircinin gözüne sokmadığı; ince ince işlediği; yaşamlarımızda fark etmedena geçtiğimiz olağanüstü anları keşfetmemizi sağladığı için seviyorum bu filmi... (Her izlediğimde Ed Bloom'un Sandra'sı olmak için yoğun bir istek duyduğumu da saklamayayım sizlerden... Her şeyi geçtim, sırf o küvet sahnesi için bile... Onca yıl geçtikten sonra öyle büyük bir aşk, öyle büyük bir sevgi...)
2. The Sea İnside: İlk izlediğimde ruhsal komaya girmiş ve iki hafta boyunca çıkamamıştım. Yoğun duygusal ama "düşünce" yüklü; izleyen herkesin birçok konuda ama özellikle ötenazi konusunda derin düşüncelere yönlendirecek bir film. Müzikler ve görüntüler ayrıca güzel tabii. Javier Bardem ise ayrıca muhteşem...
3. Howl's Moving Castle: Hayao Miyazaki'nin animelerinden birisi... "Çizgi film işte" diyip geçmeyelim lütfen, her Hayao Miyazaki animesi gibi düşünceyle yüklü bir film bu da... Diğerlerinden özellikle ayırmama gelince bunun sebebi; "sevmek" ve "sevilmek" için "özel" birisi olmamız gerekmediğini söylüyor olması. Çünkü bu filmde "muhteşem" kimse yok, herkesin kusuruları ve zaafları var, gerçekteki gibi...
Uzun zamandır ilk kez bir mim yönlendirmesi yapayım :) bitanecik karılıksız karıcığıma, sevgili aklı selimlerim fısıltı ve deep'e ve sevgili ortağım monera alemine paslıyorum :)
Yorumlar
Kendimi esefle kınıyor, hemen listeme alıyorum.
Haaa, bi de seni çok öpüyorum...
Yüzün gülsün...
umarım beğenirsin :)
ben deee çok öpüyorum :))
hep birlikte gülelim inşallah canım :)
teşekkür ederim :))
Çok teşekkür ederim tekrar, benimlede paylaştığın için.Parola neydi efenim YAŞASIN DELİLİĞİN ŞANLI TARİHİ :).Kocaman sarıldım sana,sevgili deliçem(bkz kraliçenin delice söylemi).
Sonsuzca sevgiler.
YAŞASIN DELİLİĞİN ŞANLI TARİHİ :)
öpüyorum çok, sevgiler :)