Ana içeriğe atla

sıkıntı


içimde bir sıkıntı var... belli belirsiz bir tomurcuktu önceleri, sonra açıldı, saçıldı, dallandı, budaklandı... sardı ruhumu, tenimi, bedenimi ele geçirdi. öyle büyük ki, şimdi avazım bile takılmış kalmış boğazıma...

içim dipsiz bir kuyu... soğuk, karanlık ve yanıtsız sorulardan örülü duvarlarla kaplı... sanki iki ben var; biri kuyuya, diğeri kuyunun dışına hapis...

ve yalnızlık, ezeli bir alışkanlık...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

((: herkese iyi bayramlar :))