Bazı sabahlar hüzünlü uyanır insan... Yılların yorgunluğu bir gecede yapışır omuzlarına. Bir açar ki gözlerini, gözlerinde hüznün eldivenleri. Anılar birer birer çıkarlar saklandıkları yerlerden, resmigeçit varmışçasına şenlenir zihni sahnesi. Bir müzik yükselir hafifçe tüm yaşamının fonunda. Ruhunun bayrakları çıkar iner göndere, lakin bir anda yas varmışçasına kalıverir yarıda. Kendi mezarını kendisi kazan neyin varsa yanındadır, haliyle yas olması da olağandır...
Yaşam hüzündür... Yaşam hayaldir... Yaşam düş perdesinin kendisidir. Bazen düşlenir, bazen düşlersin, bazen de düşlerken düşersin düş perdesinden. Yara bere almakta yarışırken ruhunla tenin, düşkünlükten kurtulma çabasıyla kalkarsın düştüğün yerden. Sen yine aynı sensindir, düşlenirken bilmemiş, düşlerken düşmüş, düşkünken yalnızlığını öğrenmiş... Sen yine aynı sensindir, düşlemekten umudunu kesmemiş...
Anılarla toplantıdayım günlerdir, çıkmaz hesaplardayım... Değiştiremeyeceğimi bildiğim halde... Tarifsiz bir hüzünle doluyum, annemin gözleri üzerimde. Özledim...
Yorumlar
zamaneden tanıyorum o zaman sizi?