Ana içeriğe atla

irisin hafta sonusu

ah be bilokcan ayrı gayrı kaldık kaç gündür... sınav sorusu hazırlamaktan başka bir şeye bakamadım ki! malum okulların yarı yıl tatiline girmesine az kaldı. bu hafta sınav haftası... 8 sınıfım var, kolay okuyayım diye test yapayım dedim, lakin hazırlaması çok eziyetli... malum kopya olayını biraz da olsa engelleyeyim diye a/b grubu yapmak ve her teste 20şer soru koymak... ayyhhh, çığlık atarak koşmak istiyorum :D

şebnem ferah konserine gidemedik bilokcum... gerçi iyi de oldu, ben o sesle oraya gitseydim, bağıra çağıra şeboya eşlik etseydim benim halim nice olurdu? bunun yerine o gece beni yoldan çıkararak, gecenin bi vakti sinemaya götürdüler... başta "ben hastayım yafuu, bana dokunmayın, siz gidin!" diye huysuzluk ettiysem de dinlemediler tabii, iyi ki de dinlememişler...

soul kitchen'a gittik... beneritom ve dereotundannefretedenadamcığımla birlikte... konserden daha makbule geçti efem... eğlendik, müziklere bayıldık, oturduğumuz yerde kıvrıldık büküldük, güldük... sonra eve geldik, dedik ki sinema keyfine evde devam edelim, filmimizi koyduk, alkollerimizi, çerezlerimizi aldık... lakin hiçbirimiz filmin sonun getiremedik... ben saat 4'te havlu attım... meğersem onlar da uyumuşlar benden sonra...

sonracığımaa öğlen kalktık, mükellef bir kahvaltı yaptık, uzun uzun sohbet ettik... ama uzun zamandır ilk kez mythemissiz geçirdiğim bir haftasonu oldu bu... özledim kızım seni!

Yorumlar

Laptop cantasinin icindeki pijamalardan bahsetmemis olmana sevindim :))))))
iris dedi ki…
upss afedersin bunu yayınlamamam lazımdı di mi :P

bahsetsem mi acaba şimdi :P
Ahahaha alnimiz acik bizim iris hanim.
Ayrica be uyuyakalmadim, icim gecmis :p
iris dedi ki…
ahaha :D o laptop çantasının içinden çıkanları ifşa etmediğime dua et :P
hııı hııı için geçti :D hep öyle olur :D

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

şimdi, biliyorum

"bu sabah yağmur var istanbul'da", ben pencerenin ardına saklanmış sokağı izlemekte ve içimdeki tekir kırgın kırgın bakmakta yüzüme... bugün anılardan başka hiçbir şeyim yok... elimdeki "aşk" dolu kupadan yudumlayarak yağmuru izliyorum... ve bekliyorum sanki, hiç gel(e)meyecek birini... oysa gelse şimdi, aniden çalınsa kapı, kapıyı açtığımda karşımda o olsa... bir an bakışsak, sonra hiç vakit kaybetmeden sarılsak... ayrılmasak... "geçmiş"in ve "gelecek"in olmadığı sonsuz bir "şimdi" içinde... bugün yağmur var istanbul'da... rüzgâr, o hiç gel(e)meyecek olandan şarkılar fısıldarken, ben cumbada eski bir istanbul hanımefendisi suretinde beklemekte... ve dışarıda hüzün var bugün, bu gece, bitmemecesine... o burada... gelse de, gelmese de... yüreğimdeki tekir kıpırdanıyor, tatlı mırıltılar içimde... biliyorum benimle ve o bilmese de; tar/lihim ellerinde...

aynılarından istiyorum :)

bunların ikisini de istiyorum! çok tatlılar, çok! kedinin o kızgın bakışları, kızın o muzur ifadesi... lütfen, bana da... süphaneke dinimiz amin!