Ana içeriğe atla

adam ol, gel!

kırıldım, ama anlayan var mı acaba? varsa yoksa kendisi, "ben"i olmasaymış ne olacakmış acaba? nasıl fark etmemişim? aşk insanın gözünü kör ediyor tabii...

benim, benim, benim... ağzından düşmüyor maşallah! pekiyi, ya ben? ya benim "ben"im?

ama yok, özür dilerim... bir tek sen varsın, bir tek senin dertlerin, senin sıkıntıların, senin arkadaşların, senin işin, senin ailen... beni ağaç kovuğunda bulmuşlar değil mi? dünya da zaten senin etrafında dönüyor... ve senin dışında her şey detay...

ama yok paşam! bu defa değil... benim seni çekecek, seni pışpışlayacak halim kalmadı! yok, "ben buyum" dersen de, sen bilirsin... sana "ben"inle ve bitmek bilmez ego mastürbasyonlarınla mutlular dilerim!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

((: herkese iyi bayramlar :))