Ana içeriğe atla

yağmur, papyon ve ben


birkaç gündür anlamsız bir sıkıntı var içimde... çığlık çığlığa bağırmak istiyorum... havanın yağmurlu ve kapalı oluşunun da etkisi muhtemel tabii... güneş parıldamıyorsa eğer, tüm enerjim ruhumdan, bedenimden emiliyor sanki.

penceremde pisi papyon, koltukta ben, birbirimize nispet yaparcasına geriniyoruz bakışarak... ikimizde de bir huzursuzluk, bir tatsızlık, yapışmış tenimize gitmek bilmiyor...

Yorumlar

N@D@S dedi ki…
bahar yorgunluğu bu yok yok herkezde var bu yarın güneş tepeye çıkınca görürüm ben içindeki enerji zirve yapar bak...:)
iris dedi ki…
:) umarım dediğin gibi olur :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

aynılarından istiyorum :)

bunların ikisini de istiyorum! çok tatlılar, çok! kedinin o kızgın bakışları, kızın o muzur ifadesi... lütfen, bana da... süphaneke dinimiz amin!