Ana içeriğe atla

sindir(ella), aşk ve sihirli converseleri


aşk güzel şey be blog... bunu bugün bir kez daha anladım...

bugün ben (navigator), sindir(ella) ve rumuz mutsuz oturuyorduk... sindir(ella)'nın igore'a olan aşkının alevlenmesinden ve igore'un ona olan ilgisinin azalmamasından mütevellit inanılmaz neşeliydik... üstelik sindir(ella)'yla birlikte benim evin badana pisliğini falan temizledik, gebermiş olmamız lazımken, nasıl mutlu, nasıl şendik anlatamam...

bunca sevinmemizin sebebi de aslında köprünün üstünde karşılaşan iki inatçı keçi... yani sindir(ella) ile igore... birbirlerine aşık olup, yine birbirlerine o kadar anlamsızca kötü davrandılar ki ne arkadaş, ne sevgili, ne de herhangi bir şey olabildiler... ama bugün 2 seneden sonra konuştular, hem de gayet güzel, keyifli ve tesadüfi bir şekilde... umarız ki yine kabarmadan foslamaz bu aşk... iki keçi el ele tutuşup köprüden dönerler... biz onları yine o derin sularda boğulurken görmek istemiyoruz...

p.s. neymiş, sindir(ella) hanımcım, bundan sonra cam papuçlarımızı çıkarıp sihirli converselerimizi giyiniyormuşuz hep :D

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

((: herkese iyi bayramlar :))