Ana içeriğe atla

kımıl zararlısı geri döndü :)


şu anda evimde irice bir kımıl zararlısı var.
koltuğun üzerinde mayışmış bir şekilde yatıyor, ama ben biliyorum ki kesinlikle daha neler yiyebileceğini düşünüyor!
kımıl zararlısı kim mi?
tabii ki sevgili kardeşimden bahsediyorum...
saat 20:30 itibariyle eve geldi ve her zamanki gibi ilk iş olarak buzdolabına saldırdı :D
sürekli bir şeyler yiyor...
ve evet, kabul ediyorum... onu çok sevsem de bu özelliğine sinir oluyorum... 1.80 boyunda ve 63 kilo... gram bile almıyor....
gıcııık işteee!

Yorumlar

GÖK-TÜRK dedi ki…
Kimisine de su içse yarar :)))
iris dedi ki…
kesinlikle :))

gerçi ben, bunu da diyemem kendim için. çünkü benim de şimdiye kadar obez olmam gerekiyordu...

ama bu yine de kardeşime gıcık olmadığım anlamına gelmez :)) zira -maşallah- kendisi dünyayı yiyor (abartmıyorum vallahi) ve gr almıyor... ev arkadaşları bile ona gıcık oluyor :D

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

aynılarından istiyorum :)

bunların ikisini de istiyorum! çok tatlılar, çok! kedinin o kızgın bakışları, kızın o muzur ifadesi... lütfen, bana da... süphaneke dinimiz amin!