Ana içeriğe atla

denizzzzzzz!


denizi özledim...
suya giresim, buruşuncaya ve hafiften morarıncaya kadar çıkmayasım var.
yakın bir arkadaşımla 29 mayıs - 1 haziran tarihlerinde olympos'a gitme planımız vardı ama şimdilik iptal ettik...
ama eğer planı uygulayabilirsek,
dünyanın en mutlu insanı olacağım...

denizeeeee
gitmekkkkk
istiyorummmmmm....

Yorumlar

GÖK-TÜRK dedi ki…
Evet yaz geldi artık...Ben de denize girmekten ziyade deniz kıyısında bir sahil çay behçesinde denize karşı bir çay yudumlamak isterdim şimdi serin serin...:)))
İnşallah siz de gidersiniz...
iris dedi ki…
:)) teşekkür ederim...
sizin isteğiniz de en yakın zamanda gerçekleşir umarım :)
NİLAY YÜCENUR dedi ki…
ah ahh valla iç sesim olmuş, düşündüklerimi yazmışsın :) deniz istiyorummm
iris dedi ki…
:))
o zaman bir an önce fırsatımız olsun, denize gidelim :)
UykusuZ dedi ki…
tam 2 saat denizin dibinde uyudum ctesi, sölemesi ayıp deniz 0 restoranı var yeğenimin, e yazlık ta 450 mt zaten.
19 mayısta olymposa davet edildim ama hala kararsızım.
Davet yok istediğiniz zaman gelin kalın yavrucum
iris dedi ki…
ama ama hiç bir jedi, padavanını kıskandırır mı :))

ayy bizde aksilik çıktı :( yoksa gidecektik...

senin yerinde olsam 1 dakika durmam :) ama sen zaten denizin dibindesin :))

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...