Ana içeriğe atla

allam yarebbim - 2


sadece öğrencilerime verdiğim bir mail adresim var...
az önce baktım, gelen maillerden biri şu (gerçi devamı da var da, o kadar yazmayım, gelecekten umudu kesmeyin);

"prensesim nasılsın?
sizi çok özledim!"

te allam yarebbim...
akşam akşam gülsem mi ağlasam mı bilemedim...
"manyak mısın evladım?" diye soracak oldum, vazgeçtim. cevap yazmayacağım.
"bizde mi böyleydik?" diyeceğim ama ben hiçbir öğretmenime aşık olmadım...
hadi onu geç, aşık olsam dahi hocama böyle hitap edecek cesaretim olacaktı?!
imkansız...

maili okuduktan sonra biraz şaşkınlık biraz sinirle arkadaşıma söyledim, "normal, dedi... okuldan ayrıldığın için artık seni öğretmeni olarak görmüyordur."
doğru olabilir tabii... aramızdaki yaş farkı 8! kardeşimle yaşıt velet ve hala 12. sınıfta... başka bir arkadaşımsa kızdığımı bildiği için aynen şunu dedi; "ağzının tadını biliyormuş" sonra da güldü bol bol... gıcık...

te allam nerde deli var, neden bana gönderiyorsun?

Yorumlar

Monera dedi ki…
:] ehehe
iris dedi ki…
gülmee monera yaa...
her şeyi geçtim;
benden prenses mi olur beaa?!
P_A_N dedi ki…
aklıma bir karikatür getirdi bu yazınız...

fırat, melis ablasına aşıktır ama ne yazık ki melis ablası bir başkası ile evlenecektir....

http://www.videogiller.com/firat-ugur-gursoy-firat-karikaturleri-uykusuz-izle/4b510e174/
iris dedi ki…
:))

fırat'ın bi de,

"allaam işallah düğüne kadar bıyığım çıkar sübaneke amin" li karikatürü vardı ama bulamadım onu :)
UykusuZ dedi ki…
sevgili padavan, tabiiki sana aşık olack bana mı olacak allalla, ufak şeyler bunlar, hoş bunu saplantı haline getiren manyak haberlerini de okuduk zamanında
eeyore dedi ki…
öğretmene hayranlık meselesi sanırım psikolojik bir durum. keza ben de okul yıllarımda öğretmenleri ilah gibi görürdüm. her şeyi bililer, insani yanları yoktur, tuvaletlerini yapmazlar gibi:))

tabii öğretmen olunca işler değişiyor. şimdi öğrencilerimin bana zaman zaman hayranlıkla bakışlarını anlamlandırabiliyorum. bu normal hayatta karşımıza çıkan bir aşk değil. bu başta belirttiğim hayranlık duygusu. çünkü siz sözde her şeyi bilen ilahi bir yaratıksınız:) biraz da güzelseniz zaten ilah ya da ilahe oluyorsunuz. bir model yani:)

zamanla alışıyor insan bu duruma :p
iris dedi ki…
mesele aşık olması değil :) olabilir tabii ki... ama bu tavır, bu eda, bu hal yanlış :)
mailin devamı bu kısım gibi değil çünkü :)
iris dedi ki…
eeyore,
çok değil, 3 senedir bu mesleğin içindeyim... dediğiniz gibi olanları normal, ki gerçekten bazısı çok safça, çocukça... ama iş terbiye sınırını aşınca sinirleniyorum. bu mail biraz öyle, yazdığım kısım girizgahıydı devamını yazmadım, yazmayacağım :)
eeyore dedi ki…
iris
söylediklerinde haklısın tabii. günümüz öğrencisinde terbiye kavramı bizim jenerasyona göre oldukça anlamını yitirmiş durumda. teknolojiyle birlikte farklı yaşam tarzlarına özenti had safhaya ulaştı. filmlerdeki amerikan öğrencisi olmanın peşindeler çoğu. dolayısıyla öğretmenin kutsiyeti ortadan kalktı. öğretmen sevgi duyulabilecek, aşık olunabilecek ancak asla ulaşılamayacak bir insanken artık ilişki kurulabilecek, tiye alınabilecek, karşısında terbiye sınırları hiç düşünülmeden aşılabilecek öylesine bir insana dönüştü. bu amerikanların pragmatist eğitim formülü işimizin içine etti anlayacağınız.

öğrenciler kendilerinde öğretmenlerine her türlü sözü söylemeyi bir hak olarak görebiliyor artık. size yazdığı saçmalıkların ne tarzda olduğunu tahmin edebiliyorum. yaş farkının az olduğu senelerde bunlarla karşılaşacağız sanırım. ben de 82liyim ilk yıllarımda sizinkine benzer durumları sıklıkla yaşadım. anlıyorum sizi:)
iris dedi ki…
:) çok doluyum ben de bu konuda :) ama siz zaten neredeyse hepsini söylemişsiniz...

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

çöp çocuk ve kibrit kızın aşkı

çeviri I kibrit kız pek hoştu çöp oğlan perişan halde! endamına kapıldı: "ateşlidir herhalde!" kibrit kızla arası aşk ateşiyle doldu. bizim sevdalı oğlan yandı bitti kül oldu. çeviri II çöp çocuk bayılıyordu kibrit kız'a hele çok ateşli duran sevimli hatlarına ama ne kadar sürebilirdi bir çöple kibritin aşkı? çöp çocuk'tan geriye sadece külleri kaldı. canım sıkıldığı zaman tekrar tekrar okuduğum kitaplardandır, istiridye çocuğun hüzünlü ölümü... bu ara şu yazılılardan kafamı kaldırıp da bir şey yapamıyorum... diğer kitaplarım da okunmayı bekliyorlar... hadi dedim bu defa da kafam çok doluyken okuyayım, biraz rahatlayayım :) istiridye çocuğun hüzünlü ölümü, tim burton'ın eseri tabii... gerek çizimleri, gerek şiirleri benim için çok keyifli... ilk basımı ve çevirisi om yayınevinden çıkmıştı... ama maalesef artık om yayınevi olmadığından, o baskıları bulmak çok zor... ikinci basımı ve çevirisi de altıkırkbeş yayınlarından... çeviriler elbette aynı değil, ama yine de

haftanın şarkısı, nazende sevgilim

kaç gündür sürekli bu şarkıyı dinliyorum... takılmış durumdayım... geçenlerde yakın bir arkadaşım, "mutlaka dinlemelisin" diyerek yolladı, o günden beri kopamadım... ben bu şarkıyı nasıl olmuş da bunca zamandır kaçırmışım? bir yandan enstrümantal versiyonu, bir yandan azeri versiyonu, bir yandan bu... türkiye türkçesi versiyonunun sözleri şöyle; değdi saçlarıma bahar gülleri nazende sevgilim yâdıma düştün sevenin bahtına bir güzel düşer sen de tek sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün gözlerim yoldadır, kulağım seste ben seni unutamam en son nefeste ey ceylan bakışlım, ey boyu beste gurbette sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün sensiz dağ yoluna çıktım bu seher öksüz kumru gibi güller lâleler "sen niye yalnızsın?" sordular eller gurbette sevgilim aklıma düştün nazende sevgilim yâdıma düştün nazende sevdiğim (azeri türkçesi) azeri versiyonunun (yani aslında orjinalinin) sözleri de sözleri de şöyle (yani umarım :) : değdi saçlarıma bah