Ana içeriğe atla

döv(dürt)me

karar verdim yakın zamanlarda yine dövdürtcem kendimi... şekline de karar verdim, yerine de... ama bu allerjik bünyenin yine güneş görünce kabarmaması, şeklin üç boyutlu hale gelmemesi için eylüle kalacak galiba... aklıma azcık daha önce gelseymiş ya!

Yorumlar

Mulberry dedi ki…
Aaah ben de istiyoruuum!! Dövdürdükten sonra resmini ekler misin, çok merak ettim. Ben de dövme istiyorum, hem de küçügünden degil böle kocaman bisii. Sadece yanima adam ariyorum, tek basima tattoo shop'a girip ayi kadar dövme yaptiracak cesaret/döt yok su an bende. Kime sorsam ya 'bi git yaa' diyor ya da 'delirmisin sen' diyo. :(
iris dedi ki…
:) eklerim elbette... benden tavsiye kocaman bişii yaptırma ya da gizleyebileceğin bir yerine yaptır ;) "delirmişsin" diyenlere aldırma, istiyorsan yaptır ama haberin olsun müptelası oluyorsun, belirli periyotlarla yenisini istiyorsun... benim dördüncü olacak (:
rebel ryder dedi ki…
ben de de dövme istiyorum ama yaptırdığım takdirde hakkaten kendimi dövtürtme olayı gerçek olur. Mecazi değil yani.
iris dedi ki…
:) benim de babam istemiyordu, fena takışmıştık, ilkine inanılmaz karşı çıktı, diğerlerini destekledi :) belki sende de öyle olur diyorum ama belli olmaz tabii :)
rebel ryder dedi ki…
yok benim yaşadığım semtle falan alakalı :)

yalnız karşı çıkmayı anladım da, destekledi nedir yahu :) "yap kızım, tabi ki kızım" :D
iris dedi ki…
anlaşılmıştır ;)

babam önce karşı çıktı, sonra hoşuna gitti ve destekledi, aynen belirttiğin gibi dedi valla :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...