Ana içeriğe atla

aylak olma isteği


birkaç gündür yine tatil moduna girmiş bulunmaktayım.
çok feci çok...
aylak aylak dolanmak istiyorum...
boğazda kahvaltıya gitmek,
ardından tüm günümü sergi gezerek geçirmek,
günün yorgunluğunu güzel bir mekanda,
leziz bir yemekle gidermek istiyorum...
kimbilir belki de sonrasında birkaç kadeh kırmızı şarap...
özledimmm yaaa...

Yorumlar

UykusuZ dedi ki…
tutan nedir, padavan
iris dedi ki…
kurs desem :)
ders desem :)
yeterli bence :)
UykusuZ dedi ki…
tembellik
Sazan dedi ki…
Ben yeni geldim :) Şaraba ve kahvaltıya eşlik ederim :)
iris dedi ki…
ustamm uykusuzum,
tembellik istiyorum ben biraz :)
iris dedi ki…
sıradan bir sazan
hoşgeldin :))
eşlik edersen çok sevinirim :))
Sazan dedi ki…
Canımcım, Ağustos Çıkmazı'na yorum gönrememem normal mi? Sevgiler...
iris dedi ki…
normal :)
ağustos çıkmazı yoruma kapalı :)
sevgiler efenim...
Hacivat dedi ki…
Hepsi bu mu? Bu Tembellik sadece.
iris dedi ki…
o kadar yorgunum ki, hepsi bu sadece...
biraz tembellik yapmak istiyorum, hayatı boyunca tembel olamamış bir insan olarak...
nefes almayı özledim...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...