Ana içeriğe atla

gitmek istiyorum, suretimin tanınmadığı uzaklara...

Hep uzağa baktım adım atamayarak
Öksüz hüzünlerimden bir türlü kurtulamayarak
Hep düşe kalka gecede kaldım hep
Yolumu uzatarak kara vagonlu trenimin içinde savrularak
Ama sevdim sadece sevdim yalnız senleri değil
Sevmeyi sevdim
Kuşları sevdim düşleri sevdim
Denize yağmur düşerken bitişleri ölüşleri sevdim
Yine bana gidilmemiş yollar
Kirlenmemiş bir akşam düşüyle
Bana yine sorulmamış sorular kirlenmemiş
Bir akşam düşüyle
(Feridun Düzağaç)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

((: herkese iyi bayramlar :))