"yaşam özlemini doyuracak bir olgu mümkün mü.
yirmi yıl sonra aynı şarkılar çalıyor. elli üç yıl öncesi çekilmiş bir film gösteriliyor. yirmili yılların, ellili yılların giysileri vitrinleri dolduruyor. açlık, savaş, geri kalmışlık ve inanılmaz felaketlerle ilgili haberleri kitleler, masal dinler gibi dinliyor. işte böylesi bir yaşam önümüzden gelip gidiyor. sen kendi duvarlarının gerisine çekiliyorsun. o, kendi duvarlarının gerisine çekiliyor. bir başka kentte. bir başka ülkede. herkes bir başka kentte. herkes bir başka dili konuşuyor. ya da anlamaya çalışıyor. aynı dili konuşan iki kişi yok. her sözü, insanın kendisi için söylediğine inanıyorsun. her söylenen söz, bir biçimde insanın kendi kendini onaylaması. karşısındakine bir şey anlatmak istese de, gene kendi gerçeğini, bilmişliğini ya da doğru algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler. bir bedenin üzerinde dolaşan her el, kendi bedenini okşamak istercesine dolaşıyor öteki beden üzerinde.
doyum içinde ayrılacağımı sandığım bu yaşamdan, zaman zaman algılıyorsun ki, hiç de doyumla ayrılmayacaksın. hiç yaşamamışsın gibi. doymak mümkün mü.
daha sanki hiçbir şey, yaşamın hiçbir olgusu, algılanan, duygularla tutulan güçle kavranmamış, yaşanmamış.
(...) yaşam, zamansız.yaşamın hiçbir zamanı yok. çocukluk, kadınlık, erkeklik, yaşlılık, yaşam, ölüm, sevgi, sevgisizlik, doyum, doyumsuzluk, her şey iç içe. akıl, delilik, varlık, boşluk, iç içe."
Tezer Özlü - Yaşamın Ucuna Yolculuk
Yorumlar