Ana içeriğe atla

hayal bu ya

çamaşır asılı kırmızı ev benimmiş meğersem...

Yorumlar

homeless dedi ki…
Yesil olanda benim olabilir mi acabagiiii???
iris dedi ki…
istedikten sonra neden olmasın ki komşum :))
homeless dedi ki…
taram o zamannn
absalom dedi ki…
temem beyaz da benim.
ayrıca o çamaşırlarda benim demi carmen.
hani komşuyuz ya yardım felan.
o bakımdan :)))
iris dedi ki…
uykusuzum canım,
elbette... odanı hazır bil ;))
iris dedi ki…
sevgili homeless,
anlaştık :)
iris dedi ki…
vronskyciiimmm :)
tembel tenekem, öyle olsun bakalım :)
çok yardımsever bi insanım :)
Eliza Doolittle dedi ki…
Resim kapilmis yer kalmamis, ben de birazdan sag yandan kadraja giricek komsuyum, tek tek caya muhabbete gelicemm
absalom dedi ki…
ımm komşularıma bakayım bi...
uykusuz severim.
homeless severim.
carmeni pek sevmem ama idare edicez artık.
beya beya iyi bi yere taşınmışım ben yav.

her akşam votka rakı ve şarappppp.
hahahaaa
iris dedi ki…
eliza :)
beklerim efenim, ne demek :)
iris dedi ki…
absalommm :)
demek carmen'i pek sevmezsin heee...
o zaman size komşuculuk yapamııcaamm, duyurulurrr :))

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...