Ana içeriğe atla

söz

söz vermiştim, (g)izini (s)akladım
bulamadılar...
sessizce yürüdüm,
yol uzadıkça uzadı,
ağırlaştım;
ayaklarım sanki taştan mezar...
aramaktaydılar...
geçtim;
o korktuğumuz dar,
karanlık ve
ne idüğü belirsiz hayaletlerin
(y)aşa(ma)dığı sokaktan.
suretsizdim,
(k)ayıptım yokluk kadar...
(h)islenmiştim,
(p)usluydum;
konuşmak gelmedi içimden
sonsuza dek sustum...

Yorumlar

erkin özet dedi ki…
kelimeler ve onun yaptıgı oyunlar,,güzel...
iris dedi ki…
çok teşekkür ederim :)

kelime oyunlarını seviyorum, tasarruf sağlıyor ;)
gökyüzüm dedi ki…
suretsizdim,
(k)ayıptım yokluk kadar...
(h)islenmiştim,
(p)usluydum;
konuşmak gelmedi içimden
sonsuza dek sustum...
iyi akşamlar aklı selimim :)
absalom dedi ki…
sonsuz göreceli bi kavramdır...
ya da öle olduğunu sanıyorum...
ya da öle olmalı...
öledir öledir.
öle olsun yani.
iris dedi ki…
göreceli tabii ki vronskyciim ;)
doğru sanıyorsun :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

((: herkese iyi bayramlar :))