Ana içeriğe atla

aptalları tanıma kılavuzu II

kaldığımız yerden devam edelim efenim...

11: Bilin ki bir aptal gördüğünüz yerde psikosomatik bir belirti de mutlaka vardır. Üzüntüsünü, sıkıntısını belli etmek, kimseyi üzmek istemez, başı ağrır, kıçı ağrır, midesi ağrır, bulanır, hatta hastaneye bile kaldırılır.
12: Aptallar bencil olmayı bilmezler. Bu nedenle pekçok konuda sömürülseler de sömürüldüklerini kabul etmezler.
13: Aptallar yaratıcı olurlar. Yıkıcılık bencillerin işidir. Aptallarda sürekli bir yaratım, var etme çabası vardır. Sadece ürün bazlı bir yaratım çabası değildir. Sevdiklerini de var etmeye çalışırlar.
14: Aptallar "yangında ilk kurtarılacak" hiçbir zaman olamazlar. Onlar tehlike anında ilk kurtulunacak olanlardır. Onlar bırakılır, atılır, sonra da arkaya bakmadan kaçılır.
15: Aptallar genellikle çok düşünceli olurlar. Lakin kimseyi kırmamak, üzmemek, ses çıkarmamak, her şeyi olduğu gibi kabul etmek bir görev gibi üstlerine yapıştırılmıştır.
16: Aptallar kendilerini düşünmezler. "Feda" konusunda üstün yetenekleri vardır. Söz konusu "feda" olunca, aptalların kaderinde "kurban olmak", "kurban edilmek" derin çizgilerle kazılıdır.
17: Aptallar insanları, olayları, hayatı anlamaya çalışırlar.
18: Aptallar kendilerinden başka kimseyi suçlamazlar.
19: İnsanlar, aptallar için çözülmesi ve çözüldükten sonra çöpe atılması gereken birer bulmaca değildir. İnsanlar, aptallar için çok değerlidir.
20: "Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" sözünden yola çıkarak belirtmek gerekirki aptalların en yakın arkadaşları da %80 oranında aptaldır.

Yorumlar

Fısıltı dedi ki…
bütün foyamızı ortaya çıkardın aferim :)
iris dedi ki…
aklı selimim, canımm benimmm :))
absalom dedi ki…
ımmm.
şimdi seni bu durumdan kurtarmak lazım o zaman.

en kısa zamanda seni terapiye alıyoruz carmen.
üç seansta bencil gaddar ukela biri yapıyoruz.
ders zamanlarını sen seç.

ha referans istersen bu konuda eğitim almış biri var mı kardeşim dersen.

var...

istiyosan telefon numaralarını verebilirim.
benim için şahane öretmen diceklerdir emin ol hahahaa.

yannız cerensunun nösunu veremem o küfür edebilir kuvvetle muhtemel...
ama diğerlerini veririm:)))
iris dedi ki…
vronskyciiimmm :)
yuppiiii :))
3 seans hee, süpermiş :) istiyorum ben o terapiden :D
referansa gerek yok :)) inanıyorum ben sanaa...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...