geldim, gidiyorum... geçtiğimiz gece istanbul'a döndüm... yorgunum, dün de oturmadım, bugün de oturamayacağım, yarın da... şöyle rahat oturmak herhalde ancak pazar günü uçağa kısmet olacak. tatil iyi hoş da, eve dönüldüğünde ki eziyet olmasa. teyzemin yanına gittim... kaz dağları'nın eteklerinde püfür püfür rüzgar ve deniz eşliğinde keyif halindeydim. lakin bu sene denizde bir sorun vardı, zira soğuk değildi! ben sıcak denizden hoşlanmam kardeşim! bu ne, kaplıca suyu gibi?! deniz dediğin sıcakta ısınmış vücudunu cosslatacak adamın! coss moss yalan oldu tabii, kendimi termale gitmiş gibi hissettim... neyse, yine de deniz denizdir, su sudur diyip geçelim... 12 temmuzda karadut'umun yanına gittim ayvalık'a... yüzdük, sohbet ettik, yedik-içtik ve gezdik... hep birlik cunda adası'na, sarımsaklı'ya gittik, şeytan efendinin ayak izini gördük, sofrasına konuk olduk, hatta ve hatta kendimize kızılderili sevgili bile bulduk :P hatta inanmıyorsanız bakın hıhh! yaaa, şimdi...