Ana içeriğe atla

bana bir masal anlat baba

bir gün ansızın bir şey olur, geçmiş canlanır gözünde. şimdin güzeldir, gelecekten umutlusundur, ama geçmiş caziptir... masumiyetin tamdır, safsındır hayatın çirkin yüzünü görmediğinden. aslında geçmişte yaşamıyorsundur, ama arıyorsundur, özlüyorsundur bazen; salıncağını, arkadaşlarını, ailenin artık hayatta olmayanlarını...

öyle bir andır işte...

bazen insan o günlere dönmek ister, her şeyi göze alır; yeniden ergenlik sancıları çekmek, ilk aşkın acısını sindirmek, yeniden okul sıralarına dönmek, öss'ye hazırlanmak... hepsi, sırf o günler için sorgusuzca kabul edilir... annenin sana kol kanat gerdiği, babanın dizlerine yattığın, saçının okşanarak masal dinlediğin anlara... tek sorumluluğunun okula gitmek olduğu yıllara... ama mümkün değildir işte...

geçmişi unutmaya başladım, bana yeniden masal anlatır mısın baba?



Yorumlar

Gökhan Kasarcı dedi ki…
...
o günler geçip gitti
o günler, kirpiklerimin arasından
...
Furuğ Ferruğzad


Merhaba iris ;)
o güzel günlerimiz gitti evet..

"o günler" şiirini okumanı çok isterim Furuğ'un..

Sevgiler

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarık Akan'a Veda

bazı insanlar vardır, samimiyetine, doğruluğuna inanmanız için tanımanıza gerek yoktur. sadece bilirsiniz.  tarık akan da o insanlardandı işte. size selam vermesi için sizi tanımasına gerek yoktu, göz göze gelmeniz yeterliydi. "ün"ü hazmedememiş kimileri gibi yapmacık, gurursuz ve büyük burunlu değildi. "halk"tı o... insandı...  kendisiyle tanışma imkanım olmasına rağmen neden bilmem tanışmadım. bakırköy'de olduğu gibi, yıllarca bodrum'da da karşılaştık, bazı günler ailesiyle şahbaz motel'e  gelirdi denize girmeye... çocuk halimle hayrandım, yetişkin oldum hayranlığım hiç a zalmadı. siyasi tavrını, dik duruşunu gördükten sonra hayranlığım daha da anlam kazandı.  hiç unutmam, gökyüzünün delindiği bir kasım günü bakırköy'de karşılaştık onunla. 2-3 metre aralıkla taksi bekliyorduk ve o benden önde duruyordu. o şemsiyesiz, ben şemsiyeli olduğum halde durdurduğu taksiyi bana gönderip kendisi o yağmurda beklemeyi seçti. öyle de nazik bir insandı.  kaz...

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...