Ana içeriğe atla

kronik acil

Bir haftaya 2 acil servis sığdırdım..
Maşallah bana.
Önce mide problemiydi, bütün geceyi banyoda geçirdim, koca gece sadece 1,5 saat uyudum. Daha doğrusu bayıldım...
Sabahında acile kaldırıldım.
2 şişeye yakın serum yedikten sonra kendime geldim...
3 gündür de sol bacağımda geçmek bilmeyen bir kramp var.
Dün gece yine acil servislik oldum.
Dr. sinirsel olduğunu söyledi.
Geçmesi uzun sürebilirmiş..
Yürüyemiyorum, ayağımın üstüne basamamıyorum, hatta yatamıyorum bile... Canım çok acıyor...
Umarım çabuk geçer...
Dayanamıyorum...

Yorumlar

Fısıltı dedi ki…
geçmiş olsun böcüküm Allah şifa versin kendine dikkat et emi :(
ayakta durmak önemli (her koşulda)
jewel dedi ki…
çok çok geçmiş olsun. tez iyileşip güzel şeyler yazasın inşallah! :)
Sazan dedi ki…
Çok geçmiş olsun, nazar mı değdi yahu?

Nedir bunca üzen seni, dövsek?

Azıcık daha iyisindir umarım...

Sazan...
mythemis dedi ki…
iris beni kıskanıp durma.En azından hastalık konusunda kıskanma bitanem.Sen benim en güçlü dostumsun sen iyi olmazsan bende olamam....
UykusuZ dedi ki…
acil şifalar padavanım, herşey iyi olacak inşallah
D!mple Rock dedi ki…
çok geçmiş olsun. dikkat et ;s
iris dedi ki…
hepinize çok ama çok teşekkür ederim..
Artık çok iyiyim..
En kısa zamanda kavuşmak üzere...
lifetrainee dedi ki…
ilk defa geliyorum bloğuna ama yazdıklarını okuyunca insanoğlunun ortak değerlerinden olan "acı"nın ne hepimizi az çok ne kadar da aynı oranda etkilediğine bir kez daha tanık oldum. sana sadece "yalnız değilsin" diyerek yardımcı olmak isterim, herşeyin bir sebebi olduğunu ve çok acı çeksen de günün birinde bu çektiğin acı için bile mutlu olacağını söylemek stedim. bilmişlik taslamak değil sadece destek için yazıyorum. tünelin sonundaki ışığa en kısa zamanda kavuşabilmen dileğiyle :/
iris dedi ki…
çok teşekkür ederim, hem desteğin, hem de güzel dileklerin için...
kendisini sürekli hatırlatmaya çalışmasa, daha kısa sürede dinecek acım.

Bu blogdaki popüler yayınlar

ara

ilişkilerle ilgili en gıcık olduğum kavramlardan birisi "ara verme"dir. hiç anlamam... bilgisayar mıyız lan biz, kapayıp açtığımızda eski, normal işleyişimize geri dönelim? mesele özlemekse, bunu dillendirmeden bahaneler uydur, görüşme, özle... mesele sorunlarsa konuş, anlat, dinle, çözmeye çalış... bir süre görüşmediğinde sorunlar ortadan kalkacak mı? ama mesele bu değil elbette. ara vermek ayrılığın önsözünü yazmaktır. kolaylaştırmaktır bir nevi... ilişkiye ara verilir, zaman geçer, bu sürede onsuz da yaşanılabildiği keşfedilir, ufak sorunlar göze batmaya başlar; zaman geçer, kişiler geçen zamanda kendilerini ayrılığa alıştırır... sonra birleşilir yeniden, ama kaçınılmaz son kapının eşiğinde beklemektedir... küçük bir kıvılcıma bakar her şey, önsözden sonra, roman da biter...

çöp çocuk ve kibrit kızın aşkı

çeviri I kibrit kız pek hoştu çöp oğlan perişan halde! endamına kapıldı: "ateşlidir herhalde!" kibrit kızla arası aşk ateşiyle doldu. bizim sevdalı oğlan yandı bitti kül oldu. çeviri II çöp çocuk bayılıyordu kibrit kız'a hele çok ateşli duran sevimli hatlarına ama ne kadar sürebilirdi bir çöple kibritin aşkı? çöp çocuk'tan geriye sadece külleri kaldı. canım sıkıldığı zaman tekrar tekrar okuduğum kitaplardandır, istiridye çocuğun hüzünlü ölümü... bu ara şu yazılılardan kafamı kaldırıp da bir şey yapamıyorum... diğer kitaplarım da okunmayı bekliyorlar... hadi dedim bu defa da kafam çok doluyken okuyayım, biraz rahatlayayım :) istiridye çocuğun hüzünlü ölümü, tim burton'ın eseri tabii... gerek çizimleri, gerek şiirleri benim için çok keyifli... ilk basımı ve çevirisi om yayınevinden çıkmıştı... ama maalesef artık om yayınevi olmadığından, o baskıları bulmak çok zor... ikinci basımı ve çevirisi de altıkırkbeş yayınlarından... çeviriler elbette aynı değil, ama yine de